Yaşlanıyor muyum, bilmiyorum. Öyle dinç olduğum için burada değilim sabahın bir vaktinde. Basur oldum. Acıyı her zerresiyle saatlerdir sindirememekten buradayım şuan. Mide sancıları cabası. Belimi bükemiyorum, üstüne üstlük saçlarımı gece tam kurutmamışım, sinüzit bırakmıyor peşimi. Bazı anları kaçırmamak gerek. Acının böylesine bütün bedeni kemirdiği anlar anca bu kadar kıymetli gelebilir insana. Aşkın ve sevginin absorbe ettiği yapay heyecanları tümüyle reddediyorum. Bir kaç dakika önce belki de saat, bilmiyorum. İlaç yutmayı denedim su olmadan. Bir şey takıldı boğazıma ve duraksadım bir an. Yüzsüzce koşa koşa mutfağa daldım. En az iki bardak su diktim gırtlağa. Hayatını dört duvar arasında geçiren birisi için büyük oyunlar bunlar efendim. En son halıya ayağım takıldığında böylesine korkmuştum. Sonra bir daha başımı kaldırmadım zaten yerden. Önümde ne olup bittiğini görmeyeli, aylar belki de yıllar olmuş. Şimdi gideceğim, nereye bilmiyorum. Dünden beri uyumadım hiç. Kalbin ana vatanına, gürültünün ve kalabalığın olmadığı sokaklara.