1. ben aranızdan en sahici yüzümle geçtim.

çepeçevre saran ruhumu,

beni berrak sulara boşaltan

yüzümde bir başkası gibi taşıdığım gamzeye rağmen

               evet:

ruhumu istila eden onca buluta rağmen

         göstermedim;

içimde yağan yağmuru,

soluduğum rüzgarları.

dünya dönüyordu ya

yaşamak bir sebep işiydi

       ışıktan parlak

atlardan hızlı bir sebep.

          yaşamak:

çocuk oyuncağı, narin

         yaşamak:


2. göz göze gelmek sevdiklerimle.

saçlarımdan omuzlarına

toprağına dünyanın

yıkılır yaşamak; ölmüş ruhlar gibi.

deniz çoğaldı

ben çoğaldım

"ağar-ağar"

tuttum karanlığını gecenin

içimde büyüttüm

karanlığında kalbimin

büyüttüm yalnızlığımın sütüyle

incir ağaçlarıyla,

                           yepyeni dünyalarla.

dünyayı sevmek bir an işi:

senin saçlarını dağıttığın

beni öpmeyi düşündüğün

elimi,

       bir el olarak tutmaya karar verdiğin

ölümün dünyadan kalktığı

         bir güneşin

hiç hesapsız/çılgınca doğması

kuralsız, aydınlık

                           ve herkesçe yarını,

yâri bol bir an.


3. of yollar / yürekte uzayan / hiç bitmeyen.