Gökkentlilerin urlu posası fırçalanır,
nemli kağıt kabuklarıma.
Sürüngen cayırtısı savrulurken
sıyrılamıyorum
aklıma geçkin misinadan.
Oyuk ruhların
hiç rengi arasında;
yakamdan balkı akıyor,
Zihinboşumdagökleşiyorsel.
Kaçmak için başımı eğmem gereksiz,
alımı yok arzlı dünyanın.
Neyse ki kârlıyım,
bana kaldı
kaldırım arasındaki yoncalar.
Yıkıyorum işte:
İpiyle çekiyorum metrukluğa.
Paramparça saydamın üzerinde dört yaprak
İşte sütunlar
işte sırça