ruhumu saran güneşi
karanlıklar içinde süzülen ışıltılı gelin
beniyse hafif hafif salınan meltem örtüyor
gecenin kör saatinde
oturmuş, ruhların sessizliğiyle buluşuyorum
ıssız bir gürültüyle
mırıldıyor ayağımın ucunda
şehrimin soluk parıltıları
bir yandan tütüyor burnumda
ıslak çam kokuları
ah sen! gece, karanlığa gömülmüş olmasan
ne de güzelsin, diye düşünüyorum
sonra kafamı çevirmemle gülümsemem bir oluyor
onu görüyorum
hey, içimdeki işe yaramaz doku!
haydi kan pompalamayı bırak da
sirius'a el salla