Günlerin içinde Sıska durduğu her şeye paralel
Kendi akışında seyre duruyordu
Bilinen odur ki akış içinde hücreleriyle savruluyordu
An gelişi bardaklar doluyor
Boşalıyor Sıska dilindeki türküyle
Şişen midelerin zıttına hep acıkıyor
Bir iki dal sigara
Tütün kokusu soluğundan türküye karışıyor
Ve konuşamıyor
Ve kopamıyor pelesenk olduğu birkaç aynı sözcükten
‘’Müsaadenle.’’ diyor
Ateşlendiriyor sigarayı onay beklemeden
Küle dönüyor Sıska
Bir meyhane sandalyeleri bir de kaldırımlar yakinen biliyor bu bükülüşü
Eğilen sırtıyla
Yanarak tutuşarak kavuşturuyor gövdesini dizleriyle
Gözüne çarpıyor ama kurcalamıyor aklındakini pantolonundaki yama
Küllere özeniyor Sıska
Arada bir ‘’Yıldızlar.’’ diyor
‘’Ne kadar çoksa, sayılamıyorsa, o kadar işte.’’
Bunu içine söyler gibi göz göze gelmeden
Tası hiç dolmuyor da ha’ bire eksiliyor ya Sıska
Öyle söylüyor
‘’Olur ya.’’ diyor ‘’ Vardır boşluğun da bir alacağı bizden.’’
Caddelerden geçiyor
Bazı anlar hiç geçmiyor Sıska’dan
Sıska bunu biliyor ya kanserleriyle yaşıyor
Eli neştere yatkın değil
Tornavida tutmaz
İki iletkeni birbirine denk düşüremez acemi Sıska
Yakışmaz eli bir şeye
‘’Aman dursun. Elleme sen.’’ denir Sıska’ya
Eski bir öğrenmişlikle bir kavgayı uzaktan izlemek gibi susar Sıska
‘’Aman oğlum, a aklı eksik oğlum, ateşe uzatma elini. Sen dur.’’ Denmiştir Sıska’ya
Kurtuluşunu Sıska pantolon cebindeki çakmakla birlikte arıyor
Dudaklarıyla uzanıyor ateşe
Aile çay bahçeleri doluyor nitekim
Sıska daldığı yerde kıpırtısız
Neşenin kahkahası
Sözgelimi
- Efendim bugün nasılsınız?
- Çayınız hanımefendi, nasıl olsun?
- Bir davetten çıktım…
- Falanca şu kadar kazanmış falanca yerden.
Suskun Sıska
Birkaç çınlama
Bardağa çarpan birkaç kaşık sesi
Bir yaprak süzülüyor o sıra dalından
Biraz irkilir gibi Sıska
Gözleri Onun kalabalık okul çıkışları gibi
Göz bebeklerinde çığlıklar
Unutulmuşluklar
Geç kalınmışlıklar
Hiç eşlik edilmeyişler
Düşmeyi Sıska anımsayarak yaprağa bakıp can-ı gönülden tanıyor
Can evinde konuk ediyor onu
Gün dönüyor
İstanbul ne zamanki sis altında
İki boşalıp, bir doluyor vapurlar
İşportacılar meydanlardan köşe başlarına dönüyorlar
Yıldızların çokluğundan akabinde bahsettiği gibi annesinden
Tabanlarındaki sızı gibi ‘’Aman!’’ diyor
Ardı ardına boşalan masalar yarışır gibi Onun içiyle
Artmadan taşmadan boşalması içi bir şeyin nasıl olur
İşte bunu düşünüyor Sıska
Düşünüyor ya bir yere varmayacak, biliyor
Yorgun Sıska
Yastığa ulaşmadan döküyor saç tellerini
Buna dönüp dönüp ‘’Zaman.’’ diyor
Avuntusunu yok oluşunun zaman bahanesinde buluyor
Ne zamanki kırılıyor bir bardak
Patlıyor betonda
Dağılıyor ayaklar altında
Bu patlamaya çok aşina olan Sıska
Böylece sıçrıyor daldığı yerden
Görünen odur ki dağılınca çay bahçeleri
Mağazalar indirince birer birer kepenklerini
Köpekler de dahil terk edince caddeleri
Çekilince herkes kendi kuytusuna
Herkesin gideceği bir yer vardır da
Sıska dönecek yer bulamaz kendine.
devam edecek...
Jean Valjean
2021-02-11T12:10:49+03:00Sıska'yı anlamaya başlıyorum yavaş yavaş. Tebrik ederim. İlgiyle takip ediyorum.
Ferah
2021-02-11T00:52:22+03:00Sıskanın zihninde dolaşmak çok keyif veriyor artık bana. Yüreğine sağlık Cansu.
Cansu Türedi
2021-02-10T23:56:47+03:00Sıska'nın zihninde yeri oluşuna sevindim! (: