IV. 


Binalarla birlikte 

Seslerin ve hızların yükseldiği

–baş dönmesinin sebebi budur Sıska’nın-

Azaldığı kelimelerin

Ve yükseltiye aynı oranla aşağı doğru ivme kazandığı insana dair iyi olan her şeyin

Bu yerde

-Sıska şehir diyemiyordu buraya. Biliyordu ki şehir demek bir yere evinde hissetmek gibi şeyler hissettirecekti Ona.-

Fotoğraf karesinden kendini kesip almak gibi yaşıyordu Sıska

Yani konuşulan odur ki bu yüksek binalardan

Dolu kaldırımlardan

Köprü ışıklarının kirliliğe dahi ışıltı katmasından

-Karanlığı iyi tanır, severdi Sıska, geriye kalan her şey sadece süs eşyasıydı Onun gözünde.-

Kendini sarkıtarak zaman dolduruyordu işte

Geri dönemeyeceği zamanlardan intikamını Sıska

Bugününden kendini kesip çıkartarak alıyordu

Bir paradoks içinde karanlık Sıska

Kendi canından eksiltiyordu

‘’tik – tak ‘’ ‘’ tik – tak‘’

‘’Ben gideceğim. Ama ne zaman, biliyor musun?

Zamanı gelince. Zamanı gelince kalkıp, tutacağım evin yolunu.’’ 

Böyle söylüyordu

Söylenen odur ki zamanı hiç gelmez 

Öyle konuşulur meyhanenin köşe masalarında

 - Yıkılmış mıdır nedir evi, ondan gitmiyor herhalde.

 - Bizim yarım akıllı Sıska’daki gurura bak, söylesene oğlum evin yoksa. Biz de iyi  insanlarız yani, veririz bir döşek.

Sıska için taksiler tutulur

Bir yandan dolunay göktedir

Eller sıkışılır

Dünya toz bulutunun içinden geçmektedir

Gülüşmeler

Bir yıldız kaymaktadır

Her gün ne çok ne çok ama ne çok

Görülmediği için yıldızlar reddedilmektedirler

Uyanır Sıska

Kiminin uykusu ne uzun sürmektedir

Dağıtmak için yüzündeki çukurlarda biriken anıları 

-Anıları insanların ele verir çünkü. Böyle bildi Sıska.- 

Belli belirsiz dolaştırır yüzünde parmaklarını

Meyhanelere girer çıkar

‘’Abi be.’’ der

Ve uzun susuşlar

Uzun dalışlar

Sıska’nın konuşmuşluğu bu kadardır

Babasının sesidir kafasındaki

‘’Sus ulan sıpa, adam mı oldun, çok konuşmak iyi getirmez, susmasını bileceksin.’’

Tek başına tümden koca bir sırdır da Sıska

Adında saklıdır çözülüşü

Ama Sıska rakı masasında balık

Denizden ağlar çekilmektedir

Sohbette uğultu kadar Sıska

Ana haber bültenleri sesleri bastırmaktadır

Siren sesleri

Çanlar

Çalgıcılar -Sıska böyle der-

Karışırken birbirine Balat’ın sesleri

Gözünün daldığı yerde

O böyle dalıp dalıp

 - Neymiş ki sanki canım, sıkılmaz da aynı yere bakmaya.

  - Oğlum Sıska, ne diye iki kelam etmezsin, bizi mi beğenmiyorsun sen yoksa?

 - Susun be abiler, eksik işte O biraz, varmayın üstüne.

Bilir ya Sıska

Heba edilmemelidir cümleler

Bilip bileceği de anasından öğrendiği birkaç özlü sözdür 

İsmi nasılsa Sıska’dır

Bakmaya dahi hevessiz olan nasıl görebilir ki 

Ardını ve dahi adını.



devam edecek...