sizin hiç yüreğiniz sarıldı mı boğazınıza?

paramparça kustunuz mu kalbinizi? kan kokuları doldurdu mu ciğerinizi?


aynı delikten aynı yılana ikinci kez uzattınız mı bileğinizi? üstelik yılana sonsuz bir güvenle, sözlerine sonsuz bir inançla bağlanıp gözleriniz kapalı attınız mı kendinizi oyuk dehlizine?


ömrünüzü yaktınız mı cebinizdeki bir sigara izmaritiyle? ya da bir başkasının gölgesinde ezilip yerlere layık görüldünüz mü? el üstünde tuttuklarınız sizi küstah bir adımla çiğneyip geçti mi?


göz görmeyince gönül katlanır, kaidesi, vicdanı eksiklerce kabul edilebilirdi oysa. yara bere içinde ölümle burun buruna bıraktığı arkadaşına sırtını dönüp kaçan bir asker; gazilik ünvanının apoletlerini nasıl gurursızca taşıyorsa omzunda, öylece yaşayıp gitmeyi kabul edebiliyorsa geçmişine ördüğü vicdansız duvarlarla, hiçbir yasa yargılayamazdı bunu; kahramanın taştan yüreği dışında.