“Hocam bu gerçek hayatta karşıma nerede çıkacak?” sınıfınızda bunu soran bi arkadaşınız illaki olmuştur. Peki hiç doğru düzgün cevabını veren biri oldu mu? Sık sorulmasında rağmen üzerinde düşünmeye, cevap verilmeye layik görülmez ve gülüp geçilir. Klişeleşmiştir, en çok da klişeleşmiş olması güldürür. Ama gülüp geçen herkesin kafasında bir köşede durur “Cidden neyi, neden, nasıl öğreniyoruz?” Tahminimce bu soru genelde benim gibi derslerde pek iyi olmayanların aklına takılır. Öğrenmek için saatlerimi verdiğim bu konunun hayatım için önemini tartıyorum ve evet biliyorum, günün sonunda ne işe yaradığını bilmediğimiz bir bilgi de olsa soyut düşünmek bizi geliştirir. Zaten öğrencilere de bunu anlatamıyoruz. Öğretilenlerin, bilginin önemini.

  Bilginin önemini kavrayamadığımız sonucuna nerden vardık? Bunu gözlemlemek için bakılacak ilk yer tabiki öğrenciler. Mesela lise mezunları. İlköğretimi işin içine katmadan bile liseye gidenler dört yıl tarih dersi görüyor. Evet o can alıcı soruyu soruyorum, kaçımız tarihimizi öğrenebildik? Peki ya İngilizceyi, onu sormuyorum bile çünkü onu öğretmeye ilkokulda başladılar. Yıllar boyunca, saatlerce dersini aldık ama öğrenemedik. Öğretenler mi kötü, Öğrenenler mi? Yoksa bizim öğrenmemizi engelleyen başka bir güç mü var? 

 Belki de bize önce tarih öğrenmenin önemini anlatmaları lazımdı. Ana dili iyi kullanmanın, okuduğunu anlamanın, yabancı dilin, matematiksel düşünebilmenin… Tüm bunların önemini kavramamız lazımdı önce. Bunların önemini anlayabilmek için de “Bu gerçek hayatta nerede karşıma çıkacak?” diyen öğrenciye düzgün bi cevap verilmeliydi. Ama bırakın cevap vermeyi bu tarz sorgulamlar bile kötü karşılanır. Ailesi de istemez öyle devamlı soru soranı. Otur sınavına çalış, dimi? Ne işin var öyle felsefik sorularla. Sınav, sana ne öğren diyorsa öğren geç, çok kurcalama. 

  Peki, ben size soruyorum. Yeni sorular sorulmazsa yeni cevaplar bulunabilir mi? Elimizde olan cevaplar yeterli geldiği için mi sorgulamayı bıraktık? Cidden yetti mi bütün cevaplar? Sizi bilmem ama bana yetmedi.