soğuk, çok soğuk. ayaklarımı ne hissediyorum ne hissetmiyorum. nereye gittiğimi bilmiyorum sadece yürümeyi bırakırsam ayaklarımı bir daha kullanamayacakmışım gibi hissediyorum. soğuğu unutmak için düşüncelere dalmaya çalışıyorum ama olmuyor. bu rüzgar yüzümü jilet gibi yarıp geçip sonrasında tekrar ve tekrar derimi yararken düşünmek çok zor. birazdan ayaklarımı tamamen hissizleşip bacaklarımın sadece bir yük olmaya başlayacağını bilerek yürümeye devam ediyorum. artık üşümekten çok yanmaya başladım. çok garip. üşümekten yanmak. ikisi çok zıt şeyler ama ikisini aynı anda yaşıyorum. ayaklarımın acısını unutmak için avcumun içindeki nasırları soyuyorum. derimin üstünde bir katman. bıçak soksam hissetmem herhalde. ne de olsa oradaki ölü deri. sanırım yani. ellerim donmasın diye yumruk yapıp tekrar açıyorum. her yaptığımda yapmak daha da zorlaşıyor. sanırım bir süre sonra yumruğumu açamayacağım. bu soğuk beni öldürse de benim yaşadığımı, canlı olduğumu hissettiriyor. artık ayaklarımı hissetmiyorum. sadece karın üstünde sürünüyorum. acaba biraz şu ağaçta soluklansam mı? öyle yapayım hem belki ayaklarımı tekrar hissederim. botları çıkarma uzun sürse de ayağımı nihayet görebiliyorum. oh! şuna bak parmak uçlarım kömür gibi olmuş. şimdi neden bir şey hissetmediğim anlaşıldı. ha haha hahaha bu ayaklarla mı bir yere varacağım? varsam ne olacak: bu kadar acıdan sonra yaşamanın bir anlamı var mı? bu siktiğim yerde nereye varsam aynı manzara zaten. burada bu şekilde ölmek belki de fena olmaz. uykum gelmeye başladı. biraz kestirsem güzel olur.