Sokakların içerisinde büyümenin en güzel yanlarından biri de buydu; hayata dair her şeyi farklı şekillerde görmek ve bunları ayırma fırsatına erişmek. İyi durumda olanlar vardır. Babaları vaktinde eve döner, anneleri güzel yemekler yapar ve çocuklar semtin kirli sokaklarında gezmek zorunda kalmazlardı. Orta halli ailelerde durum çok da farklı değildi. Babalar bazı durumlarda geç geliyordu. Anneler her gün olmasa da haftanın çoğu gününde iyi yemekler yapardı ve çocuklar kirli olmasa da pek temiz olmayan sokakları mesken edinirlerdi. Kötü durumda olanlar, fakirler ya da varoşta büyüyenler. Umutlarını kirli sokakların duvarlarında kaybeden, babalarının yolunu izlemeyi çoktan bırakmış ve birkaç günlük yemekleri yemek zorunda olan çocuklar. Babalar çoktan bu durumu göz önünde bulundurarak kaçmış, anneler ise bu sefilliğin içerisinde bulunmalarını zor da olsa kabullenmiş durumda, elindeki çocukları uğruna yaşamayı göze alabilmişlerdi. İyi durumda olanlar sokakları sadece eğlenmek için, orta durumda olanlar ise vakit geçirmek için sahiplenirdi. Kötü durumdakiler ise yaşamak zorunda oldukları için, başını sokacak başka bir mekan bulamadığı için için yaşıyordu. Esasında sokaklar herkese eşitti. İnsanoğlunun geliştirdiği sisteme sokaklar da dahil oldu ve eşitlik de adalet ile birlikte yok olmaya yüz tuttu. Kimse iyi durumda olanlarla uğraşmaz ve onları kirletmezdi. Orta durumda olanlar gömleğinde çamur lekesi ile eve dönerlerdi. Kötü durumdakiler babasından kalma ve üzerine bol gelen gömleklerine her gün yeni bir kan izi, çamur ve yırtık kazandırırdı. Zenginin yapmak istemediğini fakirler yapardı. Cebine girecek insanlık suçu haline gelmiş ücrete bile şükrediyorlar ve aç gözlerle bekliyorlardı. Orta kesim ise giderek azalıyordu. Zenginler daha zenginler, fakirler daha fakir oluyordu ve bu sokaktaki dengeyi bozuyordu. İnsanların yarattığı bu yönetim sistemi adil ve eşit olmamakla birlikte, artık sadece iyi mevkilerde, iyi maddi durumda olanların ütopyası haline gelmişti. Fakirler ise bir umut ile yaşama tutunarak her akşam ailesine sağsalim kavuşmayı bekler hale gelmişti. Sokaklarda yaşanan tüm bu adaletsizlik ve eşitsizliklere, insanların birbirleri üzerinde baskı ve hakimiyet kurmalarına göz yuman, bu olanları umursamayan bir adam vardı. Tüm bunların yanında bir de düşünce ve düşünceleri belirtme özgürlüğü de yavaş yavaş ellerinden alınıyordu. Bu nedenle asla o adam hakkında konuşamaz ve bu yazdıklarımı hiçbir zaman okuyamazlardı. Sokaklar sadece temiz insanları kirletirdi.