Zamanın bu adi oyunu,

Hiçliğin tükenmez kini,

Aşkın hükmüne dayanamadı,

Ne taş devrinde ne de bu tüyler ürperten

Bilgi çağında...

Her kelimesi her adımı bu güneşli çocuğun,

Hüznün kentinde kara bulutları dağıtıyordu,

Yol uzundu,

insanı ve caddesi gayet tabii loştu,

Adımlarımız bizden önde gibiydi,

Ruhlarımız anın tadında, vakti zamanındaydı

Acı ve derslerle dolu yaşam öyküsü,

Kuruyan göz pınarlarımıza tesir etmişti çoktan,

Süzülen ve parçalanan soyutluklar içinden,

Geç kalınmamış olanı bulup sarılıyordum,

Bir bütün halinde güneşe bakıyor,

Işığından dolu dolu akan umudu arıyordum,

Yol yarılanmıştı, ben yarılanmıştım

Meşakatli olmasa sevda neresindeydi ki,

Güneşe bakanın gözü kamaşmasaydı eğer,

Huzurdan çatlamaz mıydık her seher,

Asil olan peşinde koştuğumuz kadar

Ona layık olup tümüyle ona yaslanmaktır.

...