Geldik yine uçağın cam kenarına sabahın ilk saatleri çünkü gün doğumunu çok severim. Burada bulunabilmek için uyumadım. Oval bir çizgi var adını bilmiyorum. Ama kürenin içinde uçmak küreden çıkamamak huzursuz ediyor
hem daraltıcı hem büyüleyici.
Nasıl kurtulacağım bu hissin içinden, evler küçücük, dünya bitmiyor. Kırılır mı bu cam? Zaman biraz hızlandı gibi. Onca küçük şeyin arasında sıkışıyorum. Enkazın altında bir çok kez kaldım. Kurtulmasını biliyorum. Bulutların yumuşak bir doku olmadıgını kanıksayamıyorum. Güneşe hayranım hala ...köfn dinliyorum... aynı zamanda senden yoksunum... bilmiyorum bazı şeyleri anlamlandıramıyorum. Dalgalanıyorum öylece... Donuyorum kitleniyorum dalıyorum adı her ne ise...
Doyuma ulaşamıyorum yine de... Sokrat bir nevi intihar ediyor. Bilmemezliğe giderken gayet sakin karşılıyor olağanı. Sinirleri alınmış. Ben sana gelirken bir sürü duyguyla baş ediyorum. Sokrata benziyorum. Ölümüme kendim karar vermiyorum. Ama intihar ediyorum.
Erdeme ulaşamıyorum ama
Kırmızı bir çizgi var aşamıyorum
Bu denizin etrafında hiç kayalık görmüyorum.
Avşaya gidiyorum
Derin düşünceler kitabında aşk'ı bitiremiyorum. Tüm okudugum kitaplarım üstüme düşüyor kütüphaneden.
Sanki bir kutunun içinde gibi hissediyorum.
Karanlıktan çok korkuyorum
Dipteyim ya da köşede. 90 derece açısında, kutu bazen devriliyor yuvarlanıyorum içinde. Sokrat bence intihar etti öyle düşünüyorum. Kokunu hala hissedebiliyorum. Sıkışıp kalmayı sevmiyorum. Kalbim uzay boşluğunda, uçuyor. Bıraktı kendini kanamıyor. Ben kutunun içindeyim.
Hayal meyal hatırlamak istiyorum seni
Bulutlar ilerlerken, güz oldu, bitti biz vardık. İndik uçaktan, ve kutu sadece bir metafordu.