kandan kurak sunaklarca organlarımda çığlanan çağımın kökünü emip geldim,

'şah!' diye bir yılkı koptu göğsümden

tımar oldu uykularım, tımar olundum düşlerimle

boğazıma soluk diye oturan şu yumru soyundu dikenli kabuğundan 

soluk, ciğerleri özlediğinden

soluk, süt almaya diye çıktığı yolda kısır kadınlar tarafından gasp edildiğinden

şimdi, soluk, alfabemde bir seslidir 


disleksim var, hep yanlış omzumu hor gördüm

ve kul hakkına girmek demek ben gibilere okumayı öğretmek

yahut kul hep yanlış telaffuz edildi

yine de meleklerden tiksindiğimde sevmeyi öğrendim bana okumayı öğreteni 

bilirim damdan kesili bir kirişe damlatabilirim soluğumu

ama soluğum tek başına damıtamaz bir evsizi

ve soluğum da damsız bir kiriş gibi evsiz 

tek iken