kahvelere düşmüş benim babam

hayret ettim vallahi

şöyle bir adam şöyle eder aslında

-avcunu kaşır-

-baldırını kaşır-

yahut mecburiyetten midir nedir

-kafasını kaşır- kaşıyıp durur.

bunun böyle acaip bir anda

böyle acaip hâl edineceğini

biliyordum

ilk bir traşını aksattı

günlerden cumaydı

abdestini aldı çorabını giydi

öyle kuytu köşede de değil

kuruldu ortaya öylece giydi.

oturduk biz de yüzümüzü asmış gibiydik

karşımda öfkesini avuçlarından çıkaran biri vardı

onun yanındaki bir hayli hüzün taşıyordu gözünde

sol gözü yoktu

ankara'nın en terli sokağının birinde

-bilmeden, sevmeden, zıkkımlanmadan-

solunu düşürdü

kolu olabilirdi öylece yerde durabilirdi

çenesi düşmüş bir heriften hallice değildi

gözünü seçti

cumanın birinde

kafaların üstünde yumurtalar

babamın çorabında gözü var gibiydi

velhasılıkelam

babam kundaktan çıktığı gibi kahvelere düşmüş

cumaya da gitmiyor artık

adam olan babamın elinden tutsun

camiye getirsin

beni de deli etmeyin

fıtığım atıyor