Tüm çocukların gülümsediği bir yazdan çıkıyorduk.
Biz şehrin ortasında kırk derecenin altında yanarken
Dünyanın hiçbir yerinde yırtık terlikli çocuk parmakları
Öpmüyordu soğuk betonu.
Bunları düşünürken birden
Yanağım alev aldı.
Yakmayan bir ateşti bu.
Senin gözlerinden akan yaşlar
Benim yanağımda ölüm provası başlattı.
Kederlerin ölüm provası…
Bunun imkansızlığı karşısında kaçışan halka
Beni öperkenki ağlayışını,
Titreyen dudaklarının
Mahşer gününü anımsatan çıplaklığını anlattım.
Bir çiçeğe eğilir gibi üzerime titreyişinde
Beni dudaklarınla değil gözlerinin ıslaklığıyla suladın.
O ıslaklık hatırına solucanlar çıktı yüzümde
Bir anne uyumaya götürür gibi çocuklarını
Götürdüler kederleri derimin altına.
Beni bırakıp gittiğin gün,
Cılk yaralar halinde yayılan
Onlardı yine tenime...
Derimden et kopardım seni gönderirken.
Yalnız seni değil
Bu savaşın ortasında sığındığım tüm hatıraları gönderdim
Binlerce mil öteye.
Hiç kazanılmayan bir şey nasıl kaybedilirdi
Sokak gibi, kedi gibi...
İçten gelen bir ağrı sardı tüm vücudumu.
Makyajı silinmeyen bir gecenin
Göz yanmasıyla uyanılan sabahıydı.
Süsünü yitirdim yaşamın.
Sana hiç sarılmadan
Sarılmak koptu takvimimden.
Ellerinin dokusu
Yırtıldı evimden.
Seni yitirdim.
Bir eşya, kıyafet kaybetmesi gibi bir şey değildi bu.
Ana rahminden düşmeden
Göbek bağının kesilmesi gibi zamansız bir kaybedişti
Acı, çok acı.
Kalp ritmini yitirir gibi...
Bu dünyayı ve seni unutmaya çalışmak,
Elimde birbirine aşık iki kuşu
Boğarak öldürmeye çalışmak gibi bir şey oldu.
Göğsümü kıpırdatan şeyler
Öyle büyüdüler ki
İçimi daraltan canlılara dönüştü.
Nasıl taşıyacaktı ayrı ayrı ikisini,
Kalbimin kemikli kafesi?
Senin kuşun bütünleşseydi dünyamın kuşuyla
Daha kolay olurdu her şey belki.
Ayrı ayrı taşımak zorunda kalmazdım her birini.
Dünyamın acılarını
Senin sevinçlerin hafifletirdi.
Öldürmeden yaşatmak zorundaydım ikisini.
Belki bir gün bütünleşirlerdi,
Ya da biri terk ederdi içimi.
Şimdi yaşıyorsun dünyanın bir şehrinde ne fark eder,
Adresini bana ölü bir his etmişken.
Gözlerinin son gününde
Dostun olsam gelir sarılırdım sana.
Düşmanın olsam ellerinden vurulurdum.
Ben senin yırtık sayfalarındım etrafa saçılan.
Ne vardı senin lügatında,
İyilikle nefret eş miydi orada?
Bilseydim anlam bellemezdim sessizliğini.
Öyleyse kalk ve üstünü çiz
Çizgisine bile olsa benden bir anlam koyduğun kelimelerinin.
Silmek mümkün olsaydı şayet
Sil derdim o derinliği.
Bedenle değil fikirle aldatılıştı bu
Ve kalbimin kuşları buna kandı.
Kıştı bitti.
Yazın aynı kuşlar gelmez geri.
Koptuğu yerden sevmez insan.
Bu son demiyorum,
Çünkü son, bildirilme gereği duyulmadan gelendir aniden.
Dilber
2021-03-14T17:29:14+03:00Güzel bir şiir🌹Kaleminize ve yüreğinize sağlık👏👏