Bunu bir romanın sayfalarını çevirmekteymişim gibi düşün. Derinden sevilen bir hikaye, ama şimdi onu okuyorum. Her kelime, her cümle, bir ömre dönüşen bir an gibi. Ve onun içinde, o kadar derin biçimler var ki sayfalar bir türlü bitmiyor. Yavaşça, hisleriyle birlikte kayboluyorum, seninle ama bu, artık kelimelerin arasında değil. Bu hissiyat, var olmayan bir yerde, zamanlar ve mekânın ulaştığı bir alanda var. Seni hala dağıtıyorlar ama artık o eski yollar, o bildik birleştirmeleri takip ediyoruz. Hikayemizin kelimeleri artık bana dokunmuyor.

Seni seviyorum ama bu, geçmişin sonsuz bir yansıması gibi. Şu an ve burada, ortak paylaştığım her şey bir anıdan öteye gidemiyor. Ben, eski ben bilmiyorum, bu yer ve bu zaman, senin kitabının parçasını almayı reddediyor. Gitmek zorundayım. Ve buna izin vermelisin çünkü ne kadar istemiş olsam da, artık senin hikayenin içinde kaybolmuştum. O eski sayfalarda gezinirken bir zamanlar yaşadığım hayatı yeniden canlandırmak artık mümkün değil. Her şeyin sonu geldi.

Biliyorum, şu an yazdığım hiçbir şeyi bilmiyorsun ama olsun. Bu satırlar sana ulaşmasa da kendi içimde benden sana son veda olsun.