Elinde şişeyle deniz kenarında, yıllardır her akşam demlendiği kayalıklardan dönerken gördü Remzi; orada hareketsiz duran genci. Garip bir açıyla duruyordu kayalıkların tepesinde. Kanındaki alkol yüzünden hayal gördüğünü sandı. Gencin sigarasının dumanı rüzgâra karışırken onun da canı sigara çekti. Ceplerini yokladı. Boş paketten başka bir şey bulamadı. Gence yaklaştı.
— Bir sigara da bana versene delikanlı, dedi.
Sigarasında bir nefes daha çekerken acı acı gülümsedi genç. Paketi çıkarıp uzattı.
— Al bakalım ihtiyar. Hepsi senin olsun, dedi.
Remzi paketi aldı "Eyvallah, bir tane yeter!" diyerek tek bir dal sigara aldı, ardından sordu.
— Ne işin var burada?
Cevap vermedi genç adam. Remzi sormaya devam etti.
— Buralara benden başka kimse gelmez. Küçük yer burası, ıssızdır, korkarlar gelmeye. Sen kimsin? Yeni misin?
— Yeniyim.
— Adın ne, diye sordu Remzi gayriihtiyari
— Engin, diye cevap verdi genç ve ekledi, kimlik numaramı da ister misin?
— Yok, dedi Remzi gülerek.
Gencin birkaç metre gerisinde duran motoru fark etti sonra.
— Pa... pastanesi.
— Papatya Pastanesi, diye düzeltti genç.
— Sipariş mi götürüyorsun? Bu saatte kim pasta istedi?
— Kimse, dedi genç adam, bundan sonra isteseler de götüremem zaten.
— Neden? Kovdular mı?
Sigarasından son bir nefes çekip yere attı genç adam. İzmariti ayağıyla ezerken sabrı tükenmiş gibiydi.
— Kovdular. Hadi amca, sen git artık yoluna.
Remzi üstelemedi, eliyle selam vererek uzaklaştı.
İki gün sonra mahalle kahvesinde yanında oturan adamın elindeki gazeteye bakıp “Yine biri intihar etmiş, sıkıya gelemeyen kendini atıyor bir yerlerden aşağı, sonra yok geçim sıkıntısı, yok bilmem ne diye başımızdakilere laf atıyorlar. Tevekkül yok ki!” diye homurdandığını işitince kafasını uzattı, sarhoşken bile keskinliğini kaybetmeyen hafızası ile hatırladığı yüzü orada görünce şaşkınlıkla başlığa baktı ve “İntihar” kelimesini okudu. Remzi, hayattan vazgeçmiş biriyle karşılaşmış ve bilmeden yanından geçip gitmiş olmanın ağır yükünü hissetti vicdanında. Biraz daha sorsa, üstelese gencecik adam şimdi sapasağlam yürür, konuşur, güler miydi acaba? Bilemedi. Haberin devamını okumaya da içi elvermedi. O başını eğerken gazeteyi okuyan adam homurdandı.
Remzi okumadı ama gazetenin üçüncü sayfasında, küçük bir sütunda yer bulan haber metninde, parasızlık yüzünden tedavi ettiremediği, çaresi uzaklarda bir hastalığa tutulan üç yaşındaki kızının dört ay önceki ölümünün ardından hayata küsen E.B. isimli şahsın, birkaç gün önce çalıştığı iş yerinin kapanacağını da öğrendiğinde, iş yerinin motorunu habersizce alarak şehrin biraz dışındaki kayalıklara gidip kendini denize bırakarak intihar ettiği belirtiliyordu.
Eşi, ertesi sabah aynanın önünde bir not bulmuş, “Kızımı hayata tutunduracak kadar bile baba olamadım. Beni affet.” cümlelerini okuduktan sonra kızını kaybettiğinde yaşadığı aynı çaresizlikle saatlerce ağlamış, genç adamın cansız bedenini sabahın kör vaktinde “Ya nasip!” diye denize çıkan balıkçılar bulmuştu.
Mahir Levent As
2021-06-22T11:21:36+03:00Okurken,bana bir sigarayı daha intihara sürükleten bir öykü oldu,kaleminize sağlık.
Serhat Tepe
2021-03-31T22:46:09+03:00Bende de bir ürperme yarattı. Bu bir kurgu belki, sizin tarafınızdan gerçeğe dayanan bir yönü var mı bilmiyorum ama yaşadığımız hayatta çok daha kötü sonları, yaşarken yaşayanlar oluyor. Bu yüzden, içten bir burulma hissettim. Kaleminize sağlık...
Suffer
2021-03-31T20:51:56+03:00Kaleminize sağlık. Kısa fakat dolu bir öykü. Bilhassa gece geç vakitlerde bir deniz havası alayım diyerek kayalıklara ne zaman çöksem çevremde tek başına dertli görünen birileri olursa hep bu öyküdeki gibi ellerimden kayıp gitmelerinden korkarım. Biraz ürperdim o yüzden okurken. Farkında olmadan bir insanın son anlarına şahit oluyorsunuz..