Tavan arasında yürüyen kediler

Dolaşıp kalmış kuyruğunda ruhu

Bir emeli vardı sahi bu titrek gurunun

Üstüne çıkmışsın bir duvarın

Saatlerce konuşmasını isterken

Patlamış bir miyav sesinden daha tehlikeli üstelik

Baktım duvara ve dedim ki

Bu hale sen getirdin beni...

Baktım duvarın gözünden

Bu hale sen getirdin beni...


Vahşice kör edilmiş hayat pervaları

Zorlasa açılacak kapanmış çakraları

Onlar anlamamayı seçti

İçerden baktım, dışardan yaktım sigaramı

Sen oldum öle öle dumandan

Kendime güle güle etmedim eyvallah

Nasıl yaşanmış bunca vakitsiz nankörlük?

Volkanik kızgınlığın kırmızıydı öfkesi

Canı canana kızdırırdı

Bakmazken sevgi denen şifreye

Böyle bir şey mi aşk?

Sanmam.

Toplum neferlerine yıkılmayan bir direniş mi?


Yoruldum çocuklar,

Yarına çıkamayacak kadar çok hem de

Çatıdan sızan yağmur da cabası,

Rutubet kokar o giderse bu evden...

Yoruldum çocuklar,

Çırpınışların hallice gözle okunmamasından,

Bir kedinin şifasını bile alamadım o gün.

Yoruldum çocuklar,

Direnmekten dirençsiz kaldığım bugünlerde

Teklemeye başladı bedenim yeryüzüne

Oysaki

Bu dünyadan değilim,

Gülücükler saçardım savaşsız,

Sırt sırta verdiğinizle karşı karşıya geliyorsunuz!

Bu dünyadan değilim,

Göğün yüzünü görmek isterdim uçsuz bucaksız,

Kucaklasın bilhassa huzurdan ışın dolapları,

Kediler kaçışsın da göğsüne,

Uzaylılar dünyaya yayılsın.

Bu dünyadan değilim,

İnsanlığa, savaşa alıştım

ve sevgiyle karıştım ona...

Sona doğru yeltendim,

Kapadım gözlerimi,

Geleceğin gelmesine ayıldım...

Ay'dım, doğar güneş elbet...


#PianistanınYerYüzündenNotları


sıfırüçsıfıraltıikibinyirmiüç