Eylül akşamlarından söz etmek istiyorum.

Ağustostan kalma sıcaklığından ve her an insanı iliklerine dek üşütecek ketumluğa sahip oluşundan bu akşamların.

Sonra büyüklerin, ruh hastalanmadan beden yatağa düşmez demelerinden ve bu hastalığa en çok eylül akşamlarında konak oluşumuzdan bahsetmek istiyorum.

Hastalığa sebep olan hücreler topluluğundan ve de hasta döşeğinde dilenen dileklerden...

Bahar kapıda yerli yersizce gülümserken nasıl olup da iyileşemediğimizden.

Bununla birlikte bütün masalların aslında mutlu sonla bitmediğinden ve dahası masalların, belki de yalnızca uyutmak için olduğundan...

Son olarak ruhumuzun aslında bu nedenle iyileşemediğinden, derin bir uykuda oluşundan söz etmek istiyorum.