Türküler söylüyorum dağların arasından,
Leylekler çocuk bırakmıyor kollarıma yalnızlığın yarasından
Özlemeği bir muska gibi taşıyorum koynumda.
Kavuşmak seneler alıyor buralarda.
Acılarla geçen koca bir yazı düşünüyorum şimdilerde.
Denizlerde yüzmek yerine gözyaşlarında yüzdüğüm o acı felaketi.
Tüm olanlardan geriye,
Kalbimi kazımak kaldı bana acıların kiliminden.
Bilmiyorum kim silkeledi bunu üzerimden.
Sonbahara hazırlanıyor göğsüm,
Merhametli parmakları saçlarımda geziniyor sevgilimin.
Ben direnmezsem,
Sokaklarda titreyecek emziremediğim bebeklerim, kedilerim, köpeklerim
Ayak uçlarına yetişmeyen yorganım yüzünden
Hasta olamam bu sefer.
Sonbahar mesaisine gidecek sevgilim
İyileri toplayacak sokaklardan
Tabii denk gelmezse hainlere.
Bu yüzden bende tüm sorumluluk.
Cam fanuslarda kalan küçük mumları yakmayı
Öğrenmem lazım
Hatta yakmaktan korkmamayı önce
Yoksa zor geçecek bu sonbahar da.
Kesilecek kalbimin elektriği yine.
Sevgilim gitmeden, kekikler demliyor bana gönlünün ocağında.
Tütsüler yakıyor yanında da.
Yağlarla ovuyor ağrıyan yerlerimi.
Mandalinalar soyuyor kalemiyle,
Kabukları turuncu entari gibi.
Her yaptığı şifa, merhamet ve sevgi oluyor gönlüme.
Bu kadar alıştırdıktan sonra beni kendine
Neden yalnız koyuyor beni yine?
Sonbahar geldi, sevgilim gitti.
Kim kurtaracak şimdi benden içimi?
Kim ısıtacak ayak uçlarımı,
Kitapları kim kaçıracak beynimden
Kedileri kim öpecek göbeğinden?
Artık erken gitmeyeceğim buluşmalara
Çünkü biliyorum gelmeyecek kimse
Turşusunu kuracağım yalnızlığın
Yıllanacak bir garaj köşesinde
Ben öldüğümde ise ardımda kalan birkaç kişi fark edip
Bozulmuştur diye dökecek çimene.
Düşünmekmiş, insanın içine düşmesi.
Düşünmekten öte yol alamadım yeryüzünde.
Yıllardır kurduğum düşlere ulaştım sanırken
Bir bir kayboldular önümden.
Sevgilim de dönmedi sonbahar mesaisinden.