Belirsizliğimin kanadını saran sarmaşıklardan kurtulmaya çalıştıkça daha çok kapıldığımı hissettim. Aslında sarmaşıklardan kurtulsam bile sonum kaçınılmazdı. Önümde, dibi yakın ama zemini sivri uçlu kayalarla süslenmiş bir uçurum vardı. Arafta kalan bedenim çaresizce çırpınırken aklım olanlara bir anlam vermeye çalıştı. Neden burada ve bu halde olduğumu artık umursamamaya başlarken bir ayağımı uçurumdan sarkıtarak yüksekliğin tadına baktım. Gözlerimi kapatıp sarmaşıkların bana sarılmasına izin verdim. Bu ilk ve son vazgeçişim, birinin beni duyamayacağını bildiğimden dolayı kopardığım ilk vaveylaydı. Sarmaşıkların acı tadı ağzımda yayılırken ruhumu serbest bıraktım. 

Her ruh… Özgür olmayı hak ederdi.