Bir dilek hakkım olsaydı, hiç yaşamamış olmayı dilerdim. Zira doğru düzgün yaşamayı başarabileceğimden emin değilim. Kaldırabileceğimden de. Işığı her kapatıp sessizliği dinlediğimde gerçeklikle yüzleşiyorum. Başlarda bu bana epey iyi gelmişti. Hatta bir süre önce huzura kavuştuğumu sanmıştım. Sonunda vardığım bu yolun en doğrusu olduğunu düşünmüştüm. Belki de öyleydi, doğru olan yoldaydım fakat yeniden saptım. Dengem azıcık şaşmayagörsün kurtulmak için çabalamaktansa yolumu değiştirmeyi yeğliyorum. Zorluklarla mücadele etmektense onları görmezden gelmek işime geliyor. Birikip birikip patlak veriyor sonra ama. Daha büyük bir çıkmazda buluveriyorum kendimi. Evet belki de yeniden yola koyulmanın vakti gelmiştir. Fakat… Sorular var. Aklımı sürekli kurcalayan sorular var. Cevaplarını bir bulsam; oh çekip yola devam edeceğim sorular. Sorular…
Nasıl kurtulacağım, bu yükleri nasıl atacağım?
Saptığım tüm yollarda, kalbime bulaşan kirleri nasıl temizleyeceğim?
Nasıl döneceğim bunca yolu?
Ve en önemlisi, yeniden o doğru yolu bulabilecek miyim?
Kalbimi tüm kirlerinden arındırdığımda, bulmayı umduğum o sonsuz huzura erişebilecek miyim?
Sahi, var mı gerçekten böyle sonsuz bir huzur?
Düşlerim mi yanıltıyor beni yoksa?
Krema nasıl böyle güzel kokar?
Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
(Nisan 2020)