Ne lazımdı aşk için? Bir adam? Bir kadın? Bir masa? Bir kitap? Bir şiir? Bir yatak? Ne gerekiyorsa bir aşk için hepsi halihazırda vardı. Aşk için tüm koşullar hazırdı. Ne lazımdı ayrılık için? Bir adam? Bir kadın? Birkaç kavga? Biraz gözyaşı? Bir kitap yine? Bir şiir? Bir yatak uzaklığı? Ne lazımdı tam bir insan olabilmek için? Kadınlık mı? Adamlık? Bir kitap? Kaç dost lazımdı insan olmaya? Tam olabilmek adına ne kadar koşmak gerekirdi? Eksik parçalarını hangi bavullarda aramalıydı insan? Hangi parkta, hangi insanda bulabilirdi eksik yanlarını? Bir gülerken insandı insan, bir ağlarken. Peki hiç mi yoktu bunun ortası? Ne lazımdı mutlu kalabilmek için? Ne olmak lazımdı bu dünyadan acısız geçmek için? Hangi hisleri hangi dolaplarda saklamalı ve kitlemeliydik? Nelerden vazgeçmeliydik hiç acıtmamak için o ince damarı? Kaç çocuk avutmalı, kaç dizde avunmalıydık? Bir şiirde yok olmamak için, bir kalpte boğulmamak için, ezilmemek için bir şarkıda, kim olmalıydık biz? Biz olabilmek için diyorum, kim olmalıydık önce? Kimi oynamalı, kimleri oynatmalıydık kaygısız yüzlerinde insanların? Kimlerin bedenlerinde acı bir tortu gibi kalmalıydı? Kaçmalıydık ama çok seviyorduk kalmayı. Hiç sevmediğimiz şehirleri insanlardan binalarla avutuyorduk içimizde, insanları binalara oturtuyorduk. Kaçamıyorduk sonra bu şehirden. Peki ne lazımdı kaçmak için bir şehirden? Bir kadın? Bir erkek? Bir aşk? Bir ayrılık? Biraz ihanet? Birkaç anı bellekte? Birkaç kayıp dost?