İstanbul’daki bekçilerin, sokağa çıkma yasağını ihlal eden gençlere karşı gösterdikleri tepkinin videosunu gördükten sonra, statü sahibi bazı insanların neler yapabileceğine dair ya da ne gibi değişimler yaşayacağına dair biraz bakındım ve kısaca bahsetmek istiyorum.

Buradan hareketle Stanford Hapishanesi’ne, Yahudi Soykırımı'na, Ebu Garip Hapishanesi'ne yol aldık. Çoğunuz Philip Zimbardo’nun hapishane deneyini çeşitli belgesel, film, dergi vs. medya araçları vesilesiyle duymuş olabilirsiniz. Deneyden çok kısa bahsedeceğim ancak daha önce duymamış olanlarınız varsa detaylı bilgi sahibi olabilmeleri için Youtube’de Bebar Bilim kanalının videosunu yahut The Standford Prison Experiment filmini izlemelerini tavsiye ederim.


Sosyal normların nasıl oluştuğunu incelemek, sosyal yaftaların, statülerin ve beklentilerin insan üzerindeki etkilerini gözlemlemek amacıyla Philip Zimbardo tarafından 1971 yılında yapılan hapishane deneyi; psikoloji alanında çeşitli etik tartışmalara yol açtı ve dünyaca tanındı. Deney, sahte bir hapishanede bir kısmı gardiyan bir kısmı mahkum olacak şekilde 24 erkek denek ile gerçekleştirildi. Deneklere bir ilan sayesinde ulaşıldı ve iki hafta süreceği düşünülen deneyde her gün için hatırı sayılır bir para vadedildi. Deneklere mahkum ve gardiyan olarak roller atfedildikten sonra mahkumlara gardiyanların emrinde oldukları, gardiyanlara da gerekli durumlarda şiddet olmaksızın sert davranabilecekleri söylendi. Deneyin tüm koşulları gerçek bir hapishaneninki gibiydi. Henüz ikinci günden, mahkumlar gerçek birer mahkum gibi, gardiyanlar da gerçek birer gardiyan gibi davranmaya başlamıştı bile. Gardiyanlar çok kısa süre içinde psikolojik baskıya ve açık ya da gizli bir şekilde yapılan şiddete başvurdu. Mahkumlardan biri sarsıcı ve beklenmedik tepkiler göstermeye başlamıştı ve deneyin başlamasından o yana sadece 6 gün geçmesine rağmen Zimbardo deneyi sonlandırmak zorunda kalmıştı.


Deney sonucunda sıradan insanlara sosyal bir güç verildiğinde o kişilerin kötülüklere açık bir otomat haline gelebileceği ortaya konuldu. Bu deneyin ardından günümüze kadar uzanan pek çok eleştiri ve tartışma mevcut. Popüler olmasından kaynaklı, şu anda da deneyin sonuçlarından kesin yargılara ulaşılıyor fakat eleştirildiği makalelere bakıldığında aslında deneyin sınırlılıklara sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu kısmı sizin sorgulamalarınıza bırakarak Zimbardo’nun gözlemlerine dönüyorum.


Zimbardo, deneyden tam 36 yıl sonra "Şeytan Etkisi" isminde bir kitap yayımlıyor. Kitapta deneyin tüm detaylarına, Ebu Garip Hapishanesi'ndeki gözlemlerine ve durumsal etkilere karşı koyarak sıradan kahramanlara dönüşen bireylere odaklanıyor. Bu kitabın 36 yıl sonra gelmesinde Zimbardo’nun 2003 yılında Ebu Garip Hapishanesi'nde gördüklerinden sonra deneyin sonuçlarını tekrardan gözden geçirmesinin etkisi olduğunu söylemek mümkün. Amerikan gardiyanların Iraklı mahkumlara uyguladıkları şiddetin fotoğraflarından sonra davaya dahil olmuş ve vatansever Amerikan askerleri olan gardiyanların Ebu Garip olarak adlandırılan bir sistemde sıkışıp kaldığını görmüştü. Bir insana, diğer insanlara karşı sınırsız bir güç verilirse, bu gücün o insanı yozlaştıracağını söyleyerek hapishanede meydana gelen kötü muamelelerin sebebinin bu olduğunu öne sürdü. Çünkü oradaki gardiyanlara kendileri görmediği sürece istedikleri her şeyi yapabilecekleri belirtilmişti ve mahkumların iradelerinin bir şekilde kırılması gerektiği, iradeleri kırıldıktan sonra suçlarını itiraf edebilecekleri söylenmişti. Kötü muamele için bir nevi izin almış olan gardiyanlar da Ebu Garip hapishanesinde çoğunlukla geceleri işkencelere başvurmuştu. Aynı zamanda gardiyanların vardiya saatlerinin normal hapishanelerdekilere göre daha uzun olması ve hapishaneden çıkamamaları nedeniyle gardiyanlar da hapishaneye mahkumdu fakat güç onlardaydı.