Kitle toplumu terimi 20. yy. başında gazete, radyo gibi kitle iletişim araçlarını kullanan veya ona maruz kalan halk kitlelerini ifade etmek için kullanılmıştır. Özellikle televizyon ile kitle toplumu farklı bir boyut kazanmış ve birçok yeni kuramın konusu olmuştur. Modern zamanların karakteristik bir özelliği olan kitle iletişim araçlarının kullanılması hem demokratik bir ortam oluştururken hem de anti demokratik bir toplumsal yapıya sebep olduğu düşüncesi hala tartışılan bir mevzudur. Günümüzde ise bu konular internet ve sosyal medya üzerinden devam etmektedir. Peki kitle iletişim araçlarının topluma etkisi ne olmuştur?


İlk dönem kuramcılarının ortak noktası kitle iletişim araçlarının ona maruz kalan halkı pasif edilgen kitlelere dönüştürdüğüdür. Bu kuramlara göre kitleler radyo, gazete gibi kitle iletişim araçları sayesinde sadece gündemden haberdar olmazlar, gündem ve güncel olaylar karşısında nasıl bir tutum takınacaklarını onlara medya sunmaktadır. Kısacası medya kitle iletişim araçları sayesinde kitleleri belli konularda kanaat oluşturabilmekte veya kanaatlerini yönlendirebilmektedir. Bu kuramın en önemli konusu propagandalar oluşturmuştur. Savaş döneminde halkın yegane iletişim ve enformasyon aracı olan gazete ve radyoların işlevi incelendiğinde önemli bulgular elde edilmiştir.


Erken dönem düşünürlerine göre kitle iletişim araçları ve propaganda demokratik siyasal bir kültür için tehlikeli olduğu kadar bireylerin bilişsel sosyal gelişiminde de engeldir. Şavaş zamanlarında propaganda düşman devletlere karşı yapılan mücadelede askeri ve ekonomik baskıdan sonra gelmektedir. Medya, kitle iletişim araçları sayesinde kitleleri ortak düşmana karşı antipati yaratmak ve mücadelenin haklılığı konusunda ikna etmek için kullanılır. Böylece kanaatler propagandacının lehine yönlendirilmektedir. Birçok tarihçiye göre Hitler'in kitlelerin yönetimindeki başarısında kitle iletişim araçlarının etkisi oldukça büyüktür. Gazetelere ve radyoya oldukça önem veren Naziler kitleleri ortak düşmana yönlendirmekte büyük başarı sağladılar. Hala çokça tartışılan bir konu olan Holocoust'un kabul edilmesinde Nazilerin medya stratejisinin büyük rol oynadığına inanılmaktadır . Bu şaşırtıcı değil çünkü 1933'te Naziler iktidarı ele geçirdikten sonra Hitler, propaganda yapması ve halkı her alanda derinlemesine Nazi algısını yerleştirmek için Kamu Aydınlanma ve Propaganda Devlet Bakanlığını kurmuştur.





Kitle iletişim araçları yalnızca propaganda için değil kitleleri belli konularda ikna etmek ve eyleme geçirmek için de kullanılmıştır. Buna en iyi örnek ABD'de dönemin en gözde sanatçılarından olan Kate Smith'in bir radyo programında ABD hükümetinin savaş bonolarını halka satmak için yürüttüğü medya stratejisinin yüzü olmasıdır. Smith program akışı içinde defalarca kitlelere savaş bonoları için çağrıda bulunmuş halkta ise bu çağrı karşılık bulmuş ve 40 milyon değerinde bono satmayı başarmıştır. Program boyunca vatanseverlik, milli güvenlik gibi konular öne çıkarılmış insanlar duygusal olarak milli bilinç uyarılmıştı. Halkın en sevdiği sanatçılardan birinin bu çağrıyı yapması samimiyet olarak algılanmıştı. Bu olay kitlesel iknanın eşsiz bir örneği olarak literatüre geçmiştir.




TELEVİZYON KUŞAĞI


Uzun bir süre düşünürler medyanın insanları ne denli etkileyebildiğini ve ona maruz kalanlarının istemsizce sosyal politik ve zihinsel olarak değişebildiği konusunda hem fikirdi ve bunlar kuramlar ile desteklenmiştir. Gazete ve radyonun ardından televizyonun hemen hemen her evde bulunan bir kitle iletişim aracı olarak toplumun parçası haline gelmesi ise bu kuramın zirvesi olmuştur. Artık televizyon ile tanışmamış bir nesil yoktur ve her nesil onunla beraber büyümekte ve onun etkisinde yaşam sürmektedir. Tam bu noktada kitle iletişim araçlarının güçlü etkisine yeniden göz atalım.



insanların gerçeklik olarak algıladıkları, kendisine ait hissettikleri düşüncelerde, medyanın sunduğu gerçekliğin etkisi vardır. Yani insanlar olup bitenleri oldukları haliyle değil, çevrenin temsilleri ve kurguları üzerinden düşünürler. İnsanların kendileri ve başkaları hakkında kafalarında oluşturdukları imgeler kamuoyudur. (Lippman) Kanaatlarını nasıl oluşturuldukları konusuna cevapları kalıplardır. Bu kalıplar normal hayat düzeni için yol göstericidir ve alışıklıktır. Toplumun çoğunluğu eksik yarım bilgilere sahip yani cahildir. Kitle iletişim araçları siyasetin fikirlerini gerçekleştirmesini kolaylaştırır. Çünkü medya sahiplerinin toplum üstünde gücü vardır. Kitle terimi tamda bu maruz kalan pasif izleyici anlamında kullanılmaktadır. medya insanlara ne düşüneceklerini değil ne hakkında düşünmeleri gerektiğini söylemektedir.



Zamanla bu fikirler aşınmış ve yeni kuramlar öne çıkmıştır. Kitleler artık yalnızca pasif izleyiciler olarak değil, katılım gösterebilen medya dışında da kanaatler oluşturabilen ve medya içeriklerini bu kanaatlere göre algılayan aktif bir yanı olduğu kabul edilmeye başlamıştır. Fakat hala bu ilk dönem medya kuramları kitle iletişim araçlarının etkisini anlama için kullanılmaktadır ve işlevini sürdürmektedir.