Onu yıllar önce ipte sallanır bulduğumda, yüreğimde ondan sakındığım binlerce sözün ağırlığını hissettim. Bunca sözden bihaber çıkıp gitti. insanın son şansını ne zaman kullandığını bilmemesi ne acı! Onu toprağın koynuna yatırdıklarında yüreğimi de onun baş ucuna yatırmak isterdim. Ancak yine de bir zaman için ona ayırdığım kelimelerden bihaber olurdu.
Belki imkanı olsa, yüreğimde bir irkintiye dönüşen ve artık ıstıraptan başka bir şey vermeyen sözcüklerin içine gömseydim, her şeyi tam manası ile kaybetmenin ne anlama geldiğini hiçbir zaman tarif edemezdim. Eğer insanın yarattığı bir cehennem olsaydı, bir şeyi vakti gelmek üzereyken koparması, son sözün tamamlanmaması ve her an hatırında olanın bir daha diline varamaması olurdu
Ne çok çırpındığını anımsıyorum.
Sadece bir kaç sözcük için. Ne olurdu işitiverse! Dilime bin defa lanet olsun.
Eksik olan şey buydu işte. İnsan yüreğinin en dolmaz boşluğu, o şefkate aç yanı, o yaralı köpek
O acı inleme, zehir gibi yanan kesik.
Onu hala tam manası ile kavrayamıyorum.
Bu benim lanetim, ruhumun kirli gömleği, etimi yırtan ama giymekten tanrısal bir haz duyduğum gururum.
Anlamak bana göre değil.
Ya sonrası? O halde neden ıstırap duyuyorum ?
Hayır.
Asla.
Bunu haketmiş olması gerekirdi.
Elime, çatlamış ve her yerinden kan sızan bir kadeh tutuşturuverdi.
Bunun anlamını söyle
Ey aşağılık kadın! Sefil yaratık !
Duygularına yön veremeyen, korkak, tembel, bencil biri olduğumu mu ima ediyorsun?
Sen de, kendini tek kalemde beni ise bir ömür yeniden yeniden öldürecek kadar cesursun öyle mi ?
Canım sevgilim!
Ne olur seni incitmeme izin verme artık
Silin, yok ol, defol nolursun.
Madem ki henüz vaktin gelmeden düştün dalından
Madem ki kopmak, parçalanmak ve lime lime olmak istedin
Canın cehenneme şimdi.