İçim çıplak, anadan doğma.

Yosunlarından soyunmuş kayalar gibi içim.

Çarpık ve eksimiş, yıkık bütün kentlerim.


Hani yüklerken sen eşyaya türlü mânâ elbiselerini,

Hani bir kadını kutsarken sırf parmakları incecik diye

Hani gönderipte gülüşü karanlığı aydınlatır diye şenliklere

Ne vazgeçilmez şeydir o!

Ne vazgeçilmezdir gülüşü o kadının.


Aynı kitap sayfasını tutkuyla çevirirken parmaklarımız

Bilmezdim, yüreğim bir acı tavrına bürünecek yeniden.

İlkel mağara adamları tavrım, kalabalıkta duyduğum açlık,

Hepsi… Hepsi bu yüzden.


Bir demet eskimiş nergiz ki

Bir demet ruh diye taşınıyor omuzlarımda.

Tomurcuklanıp çiçek açıyor kuruyan her şeyim.

Susuz ve yalnız… İçim, bir bahar özlemi.


Şubatta büyür müydü bir çiçek?

Bir tomurcuk ne kadar dayanırdı soğuğa ?

Aldanıp, yeşerdim yine de. İçimde o kadın.

Bulutlu ve bahardan uzak gökyüzüne

Esir düştüm, yenildim.