Tüm cinayetlerin mukaddimesi, yapacağını kendine makul hâle getirmedir. Cinayetler, savaşlar, kırmaklar, üzmekler… İnsanı zedeleyecek neler varsa bunlar önce kafalarda işleniyor. Bir kere makul geldikten sonra bir cinayet,onu işlemekte ne var ki? Bir insanın ölmesi gerektiğine gerçekten inanan biri niçin vicdan azabı çeksin ki? Bir adamın malında kendi hakkı olduğunu düşünen bir hırsıza onun hırsız olduğunu kim inandırabilir? Yani insanın yapabilecekleri hakkında bize ipucu verecek olan onun nazariyesidir. Mesela zorba birinin yaptığı basit bir suçu basit görmemeliyiz, onu bizim nazarımızda "büyük" bir suçtan alıkoyan yalnızca fırsat meselesidir. Fırsatı ele geçirdiği zaman daha büyük suçu neden işlemesin? İmansız bir insan mesela, suç işleyeceğinde ona suçlu olduğunu anlatamayız,anlatacağımız her şey çünkü nihayetinde bizim din anlayışımızın kökenine inecek. O zaman nasıl muvafık olalım bu işte? Ya da kibirli bir insana bencilliğin kötü olduğunu nasıl anlatabilirsiniz ki,kibri tardetmeden? Ben o yüzden bugün işlenen suçlara şaşamıyorum, bunu da laf olsun diye demiyorum. Hesap verecek bir otorite tanımayan, bunu idrak edecek şuurdan uzak insanları suçtan ve günahtan hangi hakla (!) bunları yapmaktan men edebiliriz? Onları bugün günahtan ve suçtan alıkoyan yalnızca ellerine "henüz" düşmemiş olan fırsatlardır. İnternette birbirine karşı küfürlü, kaba ve edepsizce konuşan insanlar bunu yüzyüze iken yapsınlar bakalım haydi, görelim cesaretlerini. Fakat bu insanlar gerçek hayatta da karşıdakinden emin olacak fırsatı bulurlarsa aynı zorbalıkları gerçek dünyada da yaparlar. O yüzden düşünüyorum da, internetten fütursuzca hakaret edenler, dışarıda fırsatları olduğunda neden dışarıyı arınma gecesine çevirmesinler ki?
Suç, Suçlunun Nazariyesi, Fıtrat
Yayınlandı