"Tarihte çirkinliklerden ve aptallıklardan başka bir şey yoktur! Tüm bunları aptallıkla açıklıyorlar. Bu nedenle yaşamın canlı sürecinden nefret ediyorlar! Tek bir canlı ruh istemiyorlar!" Suç ve Ceza/ Dostoyevski

Suç ve Ceza'yı ilk kez, 3 yıl kadar önce ortaokuldayken okumuştum. Tahmin edersiniz ki, o dönem kitabın gerçek anlamını asla anlamamıştım, hatta ne anlatmaya çalıştığını bile düşünmemiştim sanırım. Birkaç gün önce okula gitmek için hazırlanırken, kitaplarıma baktım, yeni bir kitaba başlamam gerekiyordu. Suç ve Ceza'yı gördüm ve o an tekrar okuma zamanımın geldiğine kanaat getirdim. Dostoyevski, bu kitapta oldukça çelişkili özellikleri olan bir karakter yaratmış. İdealist ve özverili bir genç, ama çok kötü şeyler de yapabiliyor. Bazı sebeplerden dolayı sefalete düşüyor, bir dairede böcek gibi yaşadığını düşünüyor. Bunun sonucunda içinde çevresine karşı bir nefret uyanıyor. Romanda Raskolnikov'un zihnini okuyoruz birçok sayfada, yani psikolojik bir roman Suç ve Ceza. Felsefesi de oldukça güzel olan bu romanı sadece bunun için okuyabilirsiniz. Kurgusu güzel olmasına güzel ama sağlam da bir düşünceye sahip. Şüphesiz bu da Dostoyevski'den kaynaklanıyor. Şimdi düşündüm de, galiba bu romanı bir kategoriye sokmak imkansız. Polisiye de sayılabilir, gerilim de. Aynı zamanda psikolojik bir roman ve belli ki altında sağlam bir felsefe yatıyor, yani edebi de bir roman. Bu roman ilk kez 1866'da basılmış, yani üzerinden 157 yıl geçmiş, kuşaklar atlamış fakat bugün hala dünya edebiyatının en büyük eserlerinden biri olarak sayılıyor. Bana göre her insanın okuması gereken bir kitap, kasveti fazla olmasına rağmen beni boğmadı.