Saçlarımın uçlarına şartlar bağlayıp girdiğim bu şehirde

İnsanlar benden tüm mahsulümü yok etmemi istediler.

Mahsulümü,

Temmuzda ektiğim,

Ekimde hasat ettiğim

Bazen annesi olmayan bir anne merhametine gelip

Temizlemekten bile vazgeçtiğim

Ruhumun en değerli uzuvlarını,

Yok etmemi istediler bu şehirde.


Bu bir savaş çağrısıydı

Bana en büyük aldatmacası

Yaratıcı fabllar yazdırmak olanından.

Farelere nutuklar attırdığım

Kımıl zararlılarının vaaz verdiği

Beni oylum oynatan

Fark edince utancın kör kuyularından

Başımı çıkartamayacağım

Görülmüş en asil aldatmaca.


Fakat yine bir anne merhameti

O kör kuyulardan beni kurtaracaktı.

Saçlarımı örecek okşayıp

Şartlarımı çekmeden, saçlarımı çekmeden.

Ama diyecekti ki:

"Yavrum bahsettiğin şehir kurulmamıştı daha,

Senin elinde kürekler vardı.

Onlar akarken sen çağladın

Onlar gülerken sen ağladın.

Şimdi gülme sırası sendeyken

Saçlarına bunları neden bağladın?"

Özür dilerim.

Tek damla düşmemişken gözümden daha

Örgülerim ıslanıp açılana kadar

Hıçkırarak ağlayacağım beş dakikalık annemin dizlerinde.