Son zamanlarda uzay - zaman ve mitoloji üzerine büyük bir merak saldım ve boş vakitlerimi genelde bu konularda araştırmalar yaparak dolduruyorum. Sizi de meraklandırıyor mu veya geeçekliği kafanızı kurcalıyor mu bilemiyorum ama beni hem ürkütüyor, hem meraklandırıyor hem de aşırı heyecanlandırıyor bu konular. Yunan mitolojisinden tutun Antik Mısır'a kadar, Sümerliler'den tutun da Mayalılar'a kadar dünyanın çeşitli coğrafyalarından çeşitli mitolojiler birbirleriyle sürekli benzerlik halinde gibi geliyor bana. Sümerliler'i ele alacak olursan bize bıraktıkları yazıtlara göre Anunnaki Tanrıları; Yunan ve Mısır tanrılarıyla neredeyse birebir özelliklere sahip.

Üç kültürde de tanrılar, genellikle doğa güçleriyle (güneş, ay, su, toprak vb.) özdeşleştirilmiştir. Örneğin, Mısırda "Ra" güneş tanrısı, Yunan'da "Helios" ve Anunnaki'de "Utu" (Sümerler) veya "Shamash": (Akadlar) benzer bir rolü üstlenir.

Her kültürde de evrenin ve insanlığın nasıl yaratıldığına dair mitler bulunmaktadır. Bu mitlerde tanrılar, kozmosun düzenini sağlayan ve insanlara yasaları belirleyen varlıklar olarak tasvir edilir.

Ölüm ve öbür dünya, bu üç kültürde de önemli temalardır. Mısırda "Osiris", Yunanda "Hades" ve Anunnakide "Erkigal" ölüler ülkesinin yöneticileri olarak görülür.

Her kültürde farklı tanrıların yer aldıgı bir panteon bulunmaktadır. Bu panteonlarda tanrılar arasında belirli bir hiyerarşi ve güç

ilişkisi vardır.

Tanrılara adanan tapınaklar, ritüeller ve kurbanlar, bu kültürün de ortak özellikleridir. Bu uygulamalar, insanların tanrıların iyiliklerine nail olmak ve kötü güçlerden korunmak amacıyla yapılmıştır.

Ama gene de benim en çok dikkatimi çeken ve içimi ürperten konu ise Büyük Tufan olayı.

Büyük Tufan, birçok kültürde yer alan ve insanlık tarihinin başlangıcından beri anlatılan evrensel bir mittir. Bu mitte, tanrılar tarafından gönderilen büyük bir sel felaketiyle dünya temizlenir ve yeni bir başlangıç yapılır.

Antik Mısır mitolojisinde tufan, genellikle Nil Nehri'nin taşmasıyla ilişkilendirilir. Bu taşmalar, hem yıkıcı hem de bereket verici olarak görülür. Mısırlılar, Nil'in taşmalarını tanrıların bir hediyesi olarak değerlendirir ve bu olayı yeniden doğuş ve bereketle ilişkilendirirler.

Antik Yunan Yunan mitolojisinde, Deukalion Tufanı olarak bilinen bir hikaye vardır. Bu hikayede, Deukalion ve eşi Pyrrha, tanrıların gönderdiği tufandan bir sandıkla kurtulur ve insanlığı yeniden başlatırlar.

Anunnaki mitolojisinde de tufan motifi yer alır. Gılgamış Destanı'nda anlatılan büyük tufan, Sümer mitolojisindeki Enki tarafından insanlığa bir uyarı olarak gönderilir. Utnapiştim adında bir kahraman, Enki'nin uyarısı sayesinde tufandan kurtulur ve yeni bir insanlık oluşturur.

Üstelik yalnızca bu üç kadim uygarlığın mitlerinde değil dünyanın hemen hemen her coğrafyasında bu Büyük Tufan'dan bahsedilir ve konusu işlenir.

Hint Mitolojisi: Hint mitolojisinde Manu adında bir kralın, büyük bir balığın uyarısı sayesinde tufandan kurtulduğu ve yeni bir insanlık yarattığı anlatılır.

Norse Mitolojisi: Norse mitolojisinde Ragnarok olarak bilinen kıyamet senaryosu, dünyanın sular altında kalmasıyla sonuçlanır.

Çin Mitolojisi: Çin mitolojisinde Nuh'a benzer bir figür olan Nüwa, insanlığı tufandan kurtarır ve dünyayı yeniden inşa eder.

Kızılderili Mitolojisi: Birçok Kızılderili kabilesinin mitolojisinde de tufan hikayeleri bulunur. Bu hikayelerde genellikle bir hayvan veya kuş, insanları tufandan kurtarır.

Afrika Mitolojisi: Afrika'nın birçok bölgesinde de tufan mitleri bulunur. Bu mitlerde genellikle bir tanrı, insanlığın kötülüklerinden dolayı büyük bir tufan gönderir ve sadece birkaç kişi hayatta kalır.

Tabi ki de hepimiz biliyoruz ki tarih dinleri etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Dini kitaplar da bu mitlerden payını almıştır illaki özellikle iki büyük kitap. Aslında bu konunun en dikkat çekici yanını da dinler oluşturmaktadır.

İncil'in ilk kitabı olan Yaratılış Kitabı'nda detaylı bir şekilde anlatılan tufan hikayesi, Nuh peygamber ve ailesinin, Tanrı'nın emriyle inşa ettiği bir gemiyle büyük bir tufandan kurtulmasını konu alır. Bu hikaye, birçok açıdan diğer kültürlerin tufan mitleriyle benzerlikler gösterirken, İbrani-Hristiyan inancının temel yapı taşlarından biri olarak kabul edilir.

İnsanlık, Tanrı'nın emrine karşı gelerek kötülüğe saplanır. Tanrı, bu durumdan dolayı büyük bir pişmanlık duyar ve tüm canlıları tufanla yok etmeye karar verir. Ancak Tanrı, Nuh'u ve ailesini bu felaketten kurtarmak ister. Nuh'a, tüm canlılardan çiftler halinde gemiye alması emredilir. Tanrı, göklerin kapaklarını açar ve yerin kaynaklarını fışkırtarak büyük bir tufan başlatır. Tüm dünya sular altında kalır ve canlıların büyük bir kısmı ölür. Nuh'un gemisi, suyun üzerinde yüzer ve tufandan kurtulan tek canlı barınağı olur. Sular çekildikten sonra, Nuh ve ailesi gemiden çıkarak yeni bir hayata başlar. Tanrı, Nuh ile bir antlaşma yapar ve bir daha asla tüm canlıları böyle bir felaketle yok etmeyeceğini söyler.

Gelelim topraklarımızın en yaygın dini olan Müslümanlık dininin kitabı olan Kuran'ı Kerim 'de bu konunun nasıl ele alındığına.

Kur'an-ı Kerim'de tufan, Nuh peygamber ile ilişkilendirilen ve insanlığın büyük bir günah işlemesi üzerine Allah tarafından gönderilen bir cezayı ifade eder. Bu olay, Kur'an'da birçok surede ayrıntılı bir şekilde anlatılır.

Nuh peygamber, kavmini Allah'a inanmaya ve günahlardan vazgeçmeye davet etmesine rağmen, insanlar onun sözlerine kulak asmaz ve inkarcı bir tutum sergilerler. Allah, Nuh peygamber aracılığıyla kavmini tufan ile cezalandıracağı konusunda uyarır. Nuh peygamber, Allah'ın emriyle bir gemi yapar ve inananları bu gemiye davet eder. Allah'ın emriyle gök kapıları açılır, yer yarılarak sular fışkırır ve büyük bir tufan meydana gelir. İnkar edenler boğulurken, Nuh peygamber ve inananlar gemiyle kurtulur. Tufandan sonra gemi Cûdi dağı üzerinde durur ve yeryüzü yeniden hayat bulur. İnananlar, Allah'ın affı sayesinde yeni bir hayata başlarlar. Son olarak Yahudilik inancını ele alarak konuyu Tevrat ile değerlendirmek istiyorum.

Tevrat'ta Nuh Tufanı, insanlığın kötülüklerle dolduğu bir dönemde Tanrı'nın tüm canlıları yok etmek için gönderdiği büyük bir su baskını olarak anlatılır. Nuh, Tanrı'nın emriyle büyük bir gemi inşa eder ve ailesi ile birlikte hayvanlardan ikişer çift alarak tufandan kurtulur.

İnsanlar kötülükte çok ileri gittikleri için Tanrı, onları yok etmeye karar verir. Tanrı, Nuh'a büyük bir gemi inşa etmesini ve her canlı türünden ikişer çift almasını emreder. Tanrı gök kapılarını açar ve yerden sular fışkırır. Tüm yeryüzü sular altında kalır. Nuh ve ailesi, inşa ettiği gemiyle tufandan kurtulur. Su seviyesi düşer ve gemi bir dağa oturur. Tanrı, Nuh'a yeni bir başlangıç yapma emri verir.

Açıkca görülüyor ki Büyük Tufan dediğimiz olgu farklı dinlerde, farklı coğrafyalarda ve farklı kültürlerde genelde aynı temel mantık üzerine ve aynı olay üzerine gelişerek ilerlemiş büyük bir doğa olayıdır. Bunun tanrının bir gazabı olup olmadığı tartışılır. Belki de tanrının bir ödülüdür. Kim bilebilir?

Oldukça ilgi çekici olduğunu düşündüğüm bu kişisel araştırma ve çıkarımlarımı sizlerle de paylaşmak istedim.

Yorumlarda fikirlerinizi ve varsa gördüğünüz eksiklerimi belirtebilirsiniz.