geçmişe dönme fırsatınız olsa değiştirmek istediğiniz şey ne olurdu? ya da geçmişte yaptığınız bir seçim geleceği tamamiyle değiştirdiğinde gerçekten istediğiniz bir gelecek elde etmiş olur musunuz? bu soruların güdümünde gelecek ve geçmişin arasında bu örtüşük hikayenin tamamlanmasına varlık olarak nasıl hizmet ederiz. çünkü yaşamak denilen eylemde her canlının bir görevi olduğuna göre görevden istifa etmek ya da kaçmak kelebek etikisi gibi diğer canlılarında görev bilincinde değişikliğe sebep oluyorsa. bu bağlamda yaptığımız en küçük eylem ya da karar insanlık çatısının şuurunu etkilemektedir. aksi takdirde tarih, külütür, sosyoloji ya da farklılıklarımız nasıl ortaya çıkardı ki!
temel dinamik olarak zaman-mekan düzlemini ele aldığımızda teknolojinin sunduğu sanal gerçeklikle eskiyi yeniden revize edebildiğimizi düşündüğümüzde acaba dünya nasıl bir hal alırdı. bu kadar çok kan dökülür müydü? ya da insan mazisinde yaptığı bir eylemi değiştirme gücüne sahip olsaydı acaba insanlık nasıl bir hal alırdı? bu soruların güdümünde insan katillik iç güdüsünü bastırabilir miydi? veya dünya da modernizmin getirileri ve götürüleri olur muydu? kısacası insan evreni bu kadar acımasız bir hale evrir miydi? sadık hidayetin de kitabında söylediği gibi insan denen canlı formu doğallıkla alakası yoksa! yani zihinsel evrimi hiç gerçkleşmese hayatta kalma becerisi için dünyayı veya evreni anlamak adı altında çöplüğe dönüştürür müydü?
sonuç olarak; varız ve belki bu varlığımızdan dahi şüphe edecek yetkeye sahip bir zihne sahibiz. o zaman varlığımızdan dahi şüpheye düşen bir varlık olarak varlığımızın koşulu nedir? bu soruya bir sürü açıdan cevap verilebileceği gibi cevapsız da bırakılacak alanlarda mevcuttur. ve bu mevcudiyeti sağlayan kendinden dahi şüphe eden zihin yani akılsa o vakit tarih boyunca yaptığımız tüm edim ve erdemlerin gerçekliğini nasıl açıklayacak bir üst kavram kurabiliyoruz. o yüzden şu sözle bitirilem ''şüphe tek gerçektir.''. işte tamamiyle böyle. şüphenin gerçekliği yadsınamazdır.

DİZİ ÖNERİSİ: VORTEKS