Kişi kendini kapatmaya ve bir buhranın içinde ciddi anlamda savrulmaya boğulmaya başladığında sürekli uyumak ister. Çünkü uyku onun o gerçeklerle, o durumla yüzleşmesinden onu kurtaracak bir güçtür. Bir güç unsuru olarak orada durur ve kişiyi içinde bulunduğu sıkıntılı duruma karşı tamamen kapatarak (uyutarak) o karanlıktan o boğulma hissinden kurtarır. Kişi de gerek bilinçli gerek bilinçsiz olarak her iki türlü de bunun farkında olaraktan sürekli uyuma ihtiyacı ister. Çünkü üzerine yüklenen sorumluluktan, ağırlıktan kurtulmak için başka bir yol, çare görmeyebilir. Böyle bir durumda gördüğü güç unsuruna sıkı sıkıya tutunabilir.

Bu güç unsurunun değişimi kişiden kişiye göre olur. Herkeste aynı seyretmez. Kimimiz uyur, kimimiz alkol alır durur.

Ama uyuyan kişiler daha çok yüzleşmekten, o ruh halinden, olan bütün karanlık kötü his ve hayatta ki o bilincinden vazgeçmek ister çünkü zihni hiçbir şeyi kaldıracak halde değildir.

Kaldırmaya gücü olmadıkça kendini uykuya bırakır.

Uyku onu sarar ve bütün o buhranlardan, zihin karmaşalarından susmayan seslerden çekip çıkararak hayatla bağlantısını koparır.

Ağır süreçlerde bireylerin özellikle uyuşturucu, alkol ve uykuya gitmesinin nedeni budur. Hayatla bağlantıyı kopararak acıdan kaçma arzusu. Kurtulma arzusu. Dayanmaktan bıkmak. Dayanmanın içinde bunalmak. Kaldırabilmenin dahi altında kalmak.

Güçlü olmanın dahi altında ezilmektir hayatla bağ koparma arzusu...

~Fehmekar