Bakışlarının serkeş buğusu 

konuşmadan gözlerime

gözlerinle karaladığın şiirler 

dudakların pusu bana 

dokunamadığım tenin zehir, bilirim

avucuma alsam ya yüreğini

bileklerimden ince belini sarsam 

incitmeden ruhunu 

öpsem kurumuş dudaklarını

öyle hesapsız kitapsız 

düşünmeden yağmurda nasıl yürünür.

soğuk gecelere tek çare bedenlerimiz olsa.

nefesin göz kapaklarıma değdiğinde uyansam 

avuç içlerini her öptüğüm an aşka inansan.

inandırsan ya beni bu hayatın çekilir tarafına

kokunda kaybolurum bil

hapsolurum gözlerinde gör

mevsimlerin değişmesine 

küresel ısınmaya 

yobazlaşmaya ve dahi binlerce belaya inat 

sarılsana bana 

dilek ağacına bağlanmış çaput gibi,

son bir umut 

sonsuzluğa dokunup seslen bana 

ben geldim ruhuna.