Asi, kınına girmez ruhun

Serseri soğukların dik kadını

Olmaza sardın beni, öylece dururken kolların

O kadar yakınım sana,

Sen Bağdat ben Şam

O kadar uzak bana ellerin

Poyrazlara diz çöktüm kokundan sebep

Bir gün esmezse boynundan koynuma

Tir tir titrerim bir nefes yanında

Bir gün yalnızca bir kere bir an, tek 

Hisli bir buse versem omuz uçlarına

Saç tellerine varsa uçlarına değin

Vallahi kesilir nefesim gerdanında

Ak güvercinim

Tel tel sararım kanatlarını

Çık kafesinden özgürlüğün renk cümbüşüne

Sonsuzluğa çırpsın kanatların avucumda

Çıkmaz yolum

Vazgeç debelenmekten kirde pasta

Oluk oluk akarım sana, yıkan

Soluklan gölgemde, billahi kıpırdamam

Bak, söz merhemin benim

Merhemin olsa da son demim

Söz tüm baharları sererim eteklerine

Saat on ikiye on kala öperim hep

Her dolumunda günün, alırım omuzlarından dünyayı

Bir düş ver bana kayboldum

Bak, diz çöktü tüm şafaklarım önünde

Batıdan uyanır oldu güneş

Sen irkilince uykunda

Tuhaflık var

Bekliyor yıldızlarım gözlerinin kapanmasını

Korkarsın karanlıktan

Durma vurul bana, yan

Sen bir yan, ben sönmem

Bak dokun alnıma, ne kadar derin yazılı sen

Hisset beni

Bir farklıyım şu sıralar

Babil'de su içsem, bir tasta sana hep

doymam sana diye

Hayır korkmuyorum senden, çırpınıyor solum

Dinle beni

Olur mu dersin

Aşk eder miyiz sözsüz bir şarkıda

Tüm şehri kaldırır mıyız saat gece beşte kahveye

Dolunayın semte küstüğü vakitlerde, ağlar mıyız omuz omuza

Yağmur yağdığında sokaklara, deli der mi bize mahalleli

Sen kaç dizeye sığdırırsın beni

Eder miyim bir dörtlük

Sen misin şairim, ben miyim besten?

Durup durup seni yazıyorum elde değil

Bahsi geçen sen, kalemim asa sana

Sana Musa'yım, İsa'yım gidersen mahşere

Dur şimdi yazdırma gece gece

İki hece ferim kalmış gözümde

Dur ölmeden çıksın zihnimden şunlar.

Dökülsün bitmez derdim beyaz kağıda

Gel 

Ortalama altmış üç yıllık insan ömründe 

Bir gün biz olma ihtimalini konuşalım mı

Olur mu?