İnsan kendini gerçekten de bu dünyada sürgünde gibi hissediyor. Aslında sürgündeyiz değil mi? "Uzadıkça uzayan sürgünlüğümüz." Mesela ucu ufka dayanan o ıssız dağ yollarını hatırlıyorum da o zamanlar gide gide varıyorduk o ufka. Bulutlara dokunabileceğimizi sandığımız o dağlara sonunda varıyorduk. Ama bu dünya gerçek dünya öyle mi? Yürüdükçe en fazla başladığımız yere dönüyoruz. Kaybettiğimiz noktaya geri dönüyoruz. Öyle bir kaybediş ki sonsuz döngü şeklinde... "Bazen kazanmak için kaybetmeliyiz." diyerek de kendimizi kandırıyoruz. Ruhumuz yorgun, yolumuz sürgün...

Yorgunuz sanki, sonsuz döngünün başındaymışız gibi... Daha başlamadan yorgun...