Düşsel kırgınlıkların baş verdiği sevdaya mahkum yaşamların iç sesini duyar gibi oluyorum. Sahiden kalkıp bin parçaya bölünen bedenimi hangi kanla birleştireyim ya rabbel alemin? Bu mevsimde de öpüşenler var, bu havada ağlayanlar da ve bunların denk gelmesi bir o kadar da benzerdir. Kestane kabuğunu aratmayacak özlemlerin içini deve postunu doldurmayacak sevgiler de var. "Nasılsın"la başlayan cümlelerin sonunu "pişmanım"la başlayan cümleler alıyor. Bak bugün taş kesen ruhumu devrik bir sehpanın sol köşesine bırakıyorum. Zihnim şu taburenin namaz kılan köşesinde secdeye duruyor. Komşuların çığlıklarını seviyorum, evet onlar bağırınca namazım bölünüyor, zihnim daralıyor ve bir sigara yakıyorum! Ama kullanmam ki sigarayı. Taşınacak su için çeşmenin başında oturup zevküsefa olsun diye saatlerce ağlıyorum. Ağlayışım çeşmenin mutluluğunu artırıyor. İlk defa hüznümden beslenen varlığın acısıyla yoğruluyorum. Benliğimi kaybederek huzurunuza buyurdum sayın deliler; iç çekişlerim huzurunuzda kabul olamayan bir duadır şimdi. Evet, ben geldim olmayan sigaranın dumanıyla ibadet etmeye.