Aykırı dileklerim oldu benim,
Sıra sıra uzanan dağlar kadar
Heybetli,
Askıda kalan bir beden kadar ölü...
Gece ay ışığının vurduğu
İnceden tüten dumanlarıyla isli
Yoksulluk kokan sokaklarımda,
Gezinirim suskun ve yorgun
Taşı suya atınca çıkan ses gibi
Tınısını duyarım her defasında dinlerken
İçimde bir girdap, sonu gelmeyen
Dipsiz bir kuyu kadar derin
Odaklanan adımlarımın yalnızlığı kadar
Kimsesiz,
Avuçlara üflenen sıcak nefes gibi
Dümdüz bir ovada açan gelincik gibi
Biricik ve eksiksiz...