“Bir kadın birdenbire günlük tutmaya başlamışsa ya aşık olmuştur ya terk edilmiştir.” demişti Suzan. (16 Kasım Cuma)

Ayfer Tunç’un okuduğum ilk kitabıydı ve gerçekten iyi ki okumuşum diyebilirim. Kitap, bir erkek ve bir kadının günlüğünden oluşuyor. Kitabın sol tarafı (tek sayılı sayfalar) erkeğe ait günlükler, sağ taraf (çift sayılı sayfalar) bir kadının yazdığı günlükler. Yani kitap birbirini hiç tanımayan iki insanın günlüklerinden oluşuyor. Birbirinden habersiz günlük tutmaya başlayan iki insanın hayatı, erkeğin evini satılığa çıkarması ve kadının da şans eseri evi görmek istemesiyle yolları kesişiyor. Kitap tamamen aşk üzerine olan bir eser değil, iki insanın tesadüfen karşılaşması sadece. İnsan ilişkileri, iç diyalogları ve biraz da aşkı barındırıyor. Kitaba ismini veren Suzan ise kadının günlüğünde geçen tamamlanmamış bir aşkta çok seven taraf sadece. Kadın günlüğünde sık sık abisinden ve Suzan’dan bahsediyor. 127 sayfalık, asla sıkmadan okunan çok anlamlı bir roman.

“Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz."
"Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"İyi ya, boş değildi kucağım."
"Ama yandınız, kül oldunuz."
"Ama vardım, kül bunun kanıtı." (sayfa 104)