Uçurumun kenarında süzülüyor, gökyüzüne bakıyorum. Ne kadar güzel, vazgeçilemeyecek kadar; vazgeçemeyeceğim kadar. Sonra gözlerimi yavaşça aşağı kaydırıyorum. O, bir sonraki gerçek ve en güzel maviye! Çünkü biliyorum gökyüzünün mavisi aldatıcı çünkü biliyorum bir daha aldanmamak üzere attığım onca adım boşuna değil.

Bu bir intihar; intihar mı gerçekten? Kesinlikle hayır çünkü ben süzülüyorum, sadece süzülüyorum.

Rüyalarımda her zaman yaptığım şeydir bu benim.

Süzülürken seyretmek yerle göğü; o uçsuz bucaksız hisleri gözümle gördükten sonra kalbimle de görüp bütün varlığımla hissetmek acizliğimi. Hiçbirine sahip değilim ama hepsi benim ve ben hepsiyim. O bütün dağlar, nehirler, ovalar, ağaçlar, yosunlar, çiçekler, denizler, insanlar; yerle gökte olup biten bütün duygular, olaylar... hepsi; hepsiyim ben. Ama en çok da benim. Benim ben.