Tak, tak

Tak, tak

Klavyemin tuşları,

Saatin tiktakları,

Onun topukları.

Tak tak, tak tak


(Nasıl okuduğunuza göre değişir tabii.)


Bir gece kuşu öter ciyak ciyak

kanatlarını çırparak 

Tak tak, tak tak

Karanlığa karışır

Bakarsınız simsiyahlığına

Bir ihtiyar bastonunu tak, tak

Vurur kaldırımlara

Dimdik mağrur yürüyordur

"Kendin pişir kendin ye

Bu hayatın tadı yokmuş"

Tükürür durduğu yere

Tak, tak, tak tak

Şaşarsınız küstahlığına

Ne şaşılası şeydir yerdeki salyalar

Ne de safsatadır ihtiyarın fikri

Tak tak, tak tak

Her gece bir kuş uçar zifiriye doğru

Göremezsiniz kanat çırpar da çırpar

Bir gece uykulu mahzun gözlerinle tak tak

Ürperirsin yatakta sarsılarak

Vurur kuşlar kapını 

tak tak, tak tak

Bin yıldır bu iş böyledir

Sen uyanmak için yatarsın 

Dışarıda kıyametler kopar

Tak tak tak tak

Alışırsın zamanla

o yılgın rüyadan  sıyrılırsın

Artık

Mahmur da değilsin mahrum da

Merhum da değilsin masum da

Ama şu ses 

Tak tak, tak tak


Sonra işte,

Tak tak, tak tak.

Artık ne anlarsan anla.