Maskeler olmuyor,

Artık hiçbir maske olmuyor bana

Suretimden sarkıyorlar, düşüp duruyorlar parça parça...

Zor zapt ediyorum

Onları

Ve de maskesiz kendimi

Zapt etme gerekliliği hissediyorum içimde ve zorlanıyorum zapt etmekte...

İşin aslı;

İstemiyorum hiçbirini

Örtmek istemiyorum artık siretimi, suretimin üzerine taktığım maskelerle

Maskelerin hepsini yırtıp atmak, parçalamak istiyorum olanca vahşiliğimle, içimin derinliklerinden akmakta olan ilkel dürtüler eşliğinde...

İlkel ve belki de hayvanî dürtülerimin şenlik ateşi yakarak o ateşin etrafında dönüp duracakları kadar onları sevindirecek ve rahatlatacak şekilde

Sıyırıp atmak istiyorum suretime ilişmiş maskelerin hepsini parça parça ya da kafama eserse topluca...




Dürtüler…

İtkiler…

Sanıyorum ki içimin topraklarını günden güne fetheder vaziyetteler...

Bu dünyaya bedenlendiğim andan itibaren içimin topraklarında başlayan ve bu zamana dek süregelen, hâlâ devam eden ve yaşadığım müddetçe de muhtemelen hiç sona ermeyecek olan içsel mücadelemin çok yakın geçmişimde ve şimdimde galip geleni;

Sanıyorum ki

Dürtüler, itkiler...

Ve maskelere karşı fazlasıyla tahammülsüzler…

Bütün maskelerden tamamen arî biçimde, saf-katışıksız varoluş hâlim her neyse tamamen o şekilde var olmamı istiyorlar bu dünya içerisinde

Yalnızca onlar değil, ben de istiyorum bunu bütün kalbimle…

Bakın, demiştim size;

İçimin topraklarını günden güne fetheder vaziyetteler bütün asiliği ve vahşiliğiyle derinden duyumsamakta olduğum dürtüler, itkiler!..




Tamam, olmasın maskeler...

Olmasın ve düşüyorsa da düşsün

Siretimin tüm çıplaklığını örtmek, onun olanca asi ve vahşi gerçekliğini gizlemek için suretime iliştirdiğim ve zapt etmek için kıyısından köşesinden ha bire çekiştirme mecburiyeti içerisine girdiğim tüm maskeler

Düşsün…

Bu bir felakete sebebiyet verir mi

Benim için felaketi davet eder mi hayatıma tüm arsızlığı ve yüzsüzlüğüyle

Felaket çalar mı kapımı sertçe, olanca hadsizliğiyle

Yoksa zaten aralık mı olur kapım

Hiçbir maskeyi kıyısından köşesinden dahi suretime iliştirmemeyi seçmekle aralamış hatta belki tamamen yıkıp aradan çekmiş mi olurum benim için felakete aralanan kapıyı?..

Bilmem…

Fakat artık maskelerin hepsinden irrite olan

Herhangi bir maskenin ucu dahi değse irinlerini anında akıtmak için fırsat kollayan dürtüler, itkiler

İçimin topraklarını günden güne fetheder vaziyetteler...

Sanıyorum ki bu husus doğrultusunda seçimim kendiliğinden belli ediyor bana kendini

Tıpkı bir tür

''Seçimsiz seçim'',

''İradesiz irade'' hâli gibi…




Düşünüyorum, zihnimde canlandırmaya çalışıyorum tahayyül edebildiğim tüm gerçekliğiyle;

Her zaman ve daima ‘’tamamen maskesiz ben’’ nasıl olurdu?

Zaten soyut düzlemde genel olarak yersiz yurtsuz ve de aidiyetsiz hisseden ben;

Muhtemelen bu sefer somut düzlemde de yersiz yurtsuz ve de aidiyetsiz hâle gelirdim açık açık…

Zaten büyük, orta ya da küçük ölçekli insan toplulukları içerisinde dahi mütemmim cüz’ümmüşçesine tek başınalığımı yanımda taşıyan ben;

Bu sefer bunu adeta resmîleştirmiş, ilan etmiş hâle gelirdim açık açık...

Hiçbir konuda ‘’-miş gibi’’ yapamazdım

Zaten yalnızca asgarî düzeyde mevcut olduğuna inandığım, yandan yemiş oyunculuk yeteneğim iyiden iyiye körelirdi, zamanla da tamamen yitip giderdi

Kendimce bir çılgınlık yapıp oyunculuk seçmelerine katılacak olsam; elim boş dönerdim hepsinden

Bu denli maskesizlik, siretimin tüm çıplaklığıyla zuhur etmesi ve bu dünya içerisinde her zaman ve daima bu şekilde var olma hâli iyi midir ki sahiden?

Bilmem…




Her zaman ve daima ‘’tamamen maskesiz ben’’ nasıl olurdu?

Bir çıkıntı, 162 santim yüksekliğinde bir tümsek olarak zuhur ederdim bazen bazıları için

Çıkıntılık yapıp dururdum ha bire

Benim için ‘’doğru’’ ve ‘’gerçek’’ olan birçok unsur; bazen bazılarına bir çıkıntı, koca bir tümsek olarak görünürdü muhtemelen

Muhtemelen daha fazla saklayamazdım çok fazla şeyden irrite olduğumu bu materyal düzlem içerisinde

Duyumsamakta olduğum tüm o irritasyonların irinleri kendiliğinden akıp dururdu insanların üzerine, yıllardır o zamanı bekliyormuşçasına tazyikli bir şekilde

Ve iğrenirdi bundan bazen bazı insanlar

Kendilerini tutamayıp ya da zaten kendilerini tutma zahmeti içerisine girmeyip ağızlarını yüzlerini buruştururlardı

‘’Tamamen maskesiz ben’’ ise

Daha da, daha da

Sivrilirdim…

Tıpkı bir toplu iğne ucu gibi sivrilirdim bazen bazı insanların nezdinde ve batardım onlara

Bazen bazı insanların sabit inanç kalıplarının, kafalarının içine yerleşip yuva yapmış koşullanmalarının, derilerinin altına işlemiş önyargılarının, kemikleriyle kaynaşmış sağlıksız materyal algılarının parmak uçlarına batardım...

Rahatsız olurlardı

Onların rahatlarına batardım olanca sivriliğimle

O toplu iğneyi alıp baş kısmından tutarak atmak isterlerdi bir an önce

Ve o an bir toplu iğne olarak zuhur etmekte olan ‘’tamamen maskesiz ben’’i Kovarlardı dokuz köylerinden

Ezelden beri mevcut, öyle gelmiş öyle gitmekte olan o meşhur dokuz köy ve daha nicesinden

Kovarlardı ‘’tamamen maskesiz ben’’i…

Olsun,

Ben de kendi dokuz köyümü kurardım tek başıma

-Zaten çocukken de en çok legolarla oynamayı severdim, bir de yapboz yapmayı

Bütünü parçalara ayırmaktansa, parçalardan bütün oluşturmayı…-

Kendimce, kendi istediğim şekilde

Kurardım tek başıma kendi dokuz köyümü

Ya da on bir köy belki

Belki on beş, yirmi beş, otuz beş…

Ya da belki beş, üç, bir köy kurabilirdim ancak

Belki de hiç kuramazdım;

Elde var sıfır köy...

Ve köysüz kalırdım tamamen…

Düşünsenize;

Hem suretime hiçbir maske olmuyor artık, bir türlü oturmuyor, ha bire düşüp duruyor

Hem de sürekli bahsi geçen o meşhur dokuz köyden kovulmuş durumdayım ve kuramamışım kendi dokuz köyümü

Dokuz köyü geçtim, bir köy dahi kuramamışım henüz…

Öyle çok yükseklerde de değil aslında gözüm

-Artık...-

Önceki ben olsaydı:

‘’Dokuz köyünüz sizin olsun! Ben tek başıma bırakın dokuz köyü, kendi on bir köyümü kurarım...’’

Derdi...

Fakat şu an tek bir köy dahi yeterli benim için

Tek bir köyüm olsa, tek bir köyümü kurabilsem kendimce, kendi istediğim şekilde

Fazlasıyla şükür sebebi,

Yeterli fazlasıyla benim için...

Çok bir şey istemiyorum aslında

İstediğim şey;

‘’Tamamen maskesiz ben’’in her bakımdan gayet iyi bir şekilde yaşayabileceği, hakikî aidiyet hissiyle dolup taşabileceği

Bir köy,

Tek bir köy yalnızca…