Umarım Tanrı, bizim gördüğümüz gözle görmüyordur dünyayı. Bu kadar kirli ve zalim bir dünyayı görmesindense bize merhamet etmesi en büyük istencimdir. Çünkü bu dünya görüldükçe insana fırsat verir. Zalim yaptığından keyif alır ve Tanrı zalime katmerli bir son hazırlar derler. Bu sona kadar verilen her fırsat tanrıya iftiradır. Küfürle var olacak dünyanın zulmle olmayacağını iddia edenler Allah'ı inkar etmenin zulmden daha kolay olduğunu söylüyorlar bir bakıma. Peki o halde inkar neden zulmden daha büyük günah yahud ikisi de eşdeğer ise her zalim neden kâfir değil?
İman ettiğimiz Allah'ın bizi saldığı gerçekleri görünce insanın içi ürperiyor. Sözüm ona kimse insan öldürmeyecek ama Allah emrediyor, kimse savaşa razı değil fakat tanrı savaşın diyor. Öyle ya savaş tanrısı dahi var. Sorsan toprak herkesin ancak "tanrı vaat ettiği için Refah kapısı" bulamıyoruz. Buradaki tenakuz kendimizi Rab ilan etmekten kaynaklı. Ölen-oldüren biz, zalim-mazlum biz fakat suç nedense tanrıya ait. Gerçi bunlar suç olarak değil, ibadet olarak kabul ediliyor. Cümle Peygamber yanlış ibadet etti demek ki. Kendi kirimizi tanrıya izletecek kadar kibir içindeyiz.
Bu dünya izlenecek kadar adil, makûl değil. Her şeyi haklı çıkaran türlü inanış var. Hangi tanrı, hangisinin zulmünü meşru kılabilir?
Tanrım, bizim gözümüzle bizi izliyorsan bir an önce kıyameti koparman ümidiyle. İmanımız bu yönde ve vuslat geciktikçe biz Firavun'a meylediyoruz.
Hakan Akçin
12 Temmuz 2024