Perdesi siyah; güneşin içeriye girmesine izin vermiyor çoktandır. İçtiği şarapların şişeleri saksı olmuş çiçeklere, toprakta nasıl can bulduğuna hayret ediyor. Tamamıyla siyaha boyanmış mandala taslağı, renginden memnun. Sadece tek bir düşü var uyumadan önce; silahlanıyor... Üstelik düşmanları bile var. Ne adaleti sağlamak istiyor ne de intikam almanın derdinde. Sadece kendini korumak istiyor. Ölmeyi çok istese de, birileri tarafından öldürülmenin acımasızlığına güvenemiyor. Üniforması siyah, silahı siyah, istediği ölüm karanlık. Bu aralar her gelenin canını yakmasından belki, bir intikam düşünüyor onlara; "Hak ettiklerinin ölüm olması gerekiyor." Hayatın içerisinde hala ve insanların, artık bir şeyleri sorun etmediğini düşünmelerine neden oluyor yaşı. Yolun sonuna geldiğini düşünse de, henüz yarısını bile yaşamadığı düşüncesiyle çaresiz kalıyor. Bir mağara buldu ormanın derinliklerinde, uzun bir süre orada yaşadı; gözlerini kaybetmek için değil, tanrıyla konuşmak için. Uzun zamandır karşılıklı bir sohbeti olmadı kimseyle, ta ki o kadınla karşılaşana kadar.
Kendisi bile inanamıyor artık; yaşaması için uğraşmak birinin... Sadece ölümün mantıklı olduğunu düşündüğü halde. Diğerleri dediklerinin ölmesini istemek; yaşamanın acı verici şey olduğunu savunduğu halde. Kanıksanmış onca şeyi ve yadsınmış her şeyi düşününce, kendisinin bir gün buraya geleceğinden emindi. Ellerini kaldırmaya gücü yok. Mimiklerinden, hiçbir şey hissetmeyen biri için fazla içtenlik barındırması isteniliyor. Uzun zaman önceydi belki ama hem ağlarken hem de gülerken ki çirkinliğini bildiğinden, mimiksiz olmayı hep isterdi. Artık istemese de öyle. Halbuki her şeyi, en deriniyle, en temelinde yaşar gibi his dolu, anlam dolu. Sadece korkuyor insanlara samimiyetini, masumluğunu, zayıflığını sunmaktan. Sırtını seyrettiği kadının ölgün ruhu, yakın bir zamanda bir başkası tarafından hiç kayıp vermemiş gibi gülümseyecek.
Bana sunduğun yaşam; sadece ölüm dolu. Hangi insanın güvenine sunulmalı metanet!.. Yıkmak ve yıkılmak için değil mi insanların? Bir toprak istedim senden, tüm kötülükleri iyi becerenlere hediye ettiklerinden! Neden yaşam var olmak değil de var olmaya çalışmaktır, anlat!.. Ben senin toprağını çiçeklerle süslemeyi istiyordum, cesetlerle değil. Tüm güzel hislerimi gömdüler, benim dedikleri topraklarına ve benim demelerine yanılıp kurallar koydular sınırlarında. Bir gün fark edecekler!.. Hem de ne acı fark edecekler! İnsanların, köpeklerin, böceklerin, kargaların girmesini istemeseler de... Ah! Ne mutlu! Ateş girmek için izin istemez ve geleceğinden haber vermez! Tüm siyahlığından edecek insanların, kırmızısıyla boyayacak sokakları! Ben hep kırmızı hayal ettim tanrıyı... Kandan mıdır ateşten mi, bilmem.
Büyük bir sırdır yanlışları insanların, ancak yalanlarla örtülür. Bir bahane sunulacak bana yakın bir zamanda!.. İşlenilen suçu işleyenin kendince, bencilce, bir suçun mantığından bahsedecek kadar suç dolu, kalpsiz, onursuz, gurursuz bir şekilde mantıklı sebepleri olacak, işlenilecek suç bana kabul ettirilmeye çalışılacak! Neden bahsetmedin onlara; ilk suç işleyenin, işlediği suçtan ancak işlediğinde haberi olduğundan? Neden anlatmadın onlara; bir suça tekrar tekrar seyircisi olunmuşken, bir suç sonrasında ne olacağını defalarca kez öğrenmişken insanlar, hangisinin daha günahkar olduğunu? Neden anlatmadın onlara; bir suç işlenildikten sonraki sessizlik, tüm insanların o suça dur dediği saniyeleri barındırır! Aynı suçu o sessizliği bozarak tekrarlayan, suçu devam ettirendir! Neden anlatmadın onlara?.. Suçu son işleyen kişi, o suçu işleyen herkesten daha suçludur!
İstediğim yarında ne var? Neden sığınılacak bir yarın yokken kaçmak istiyorum bugünden? Tanımak istediğim kim var? Neden pişman olacakken teslim olmaya çalışıyorum yalanlara? Kabul edeceğim ne var? Siyah mı kırmızı mı... Neden bana tanrıyı anlatıyor bunlar! Sebebini biliyorum, maalesef; İnsanların kendilerini yansıttıkları gerçekliğin, gizledikleri sandıkları benliklerinin, kalabalığı kabul etmeden var ettikleri bencilliklerin renkleriyle, zihnimizde resmettikleri şeyin adı tanrı: kibirden ibaret.