Yağmur sesinin ardında, benliğimin ortasında, uyurken baş ucumda, uyanıkken yanımda, hem düşmanımın kolunda hem benim ardımdasın. Tanrı'm, sen bir nefes uzağımdasın. Tanrı'm, sen aldığım nefessin, gözlerime dolan uykusun. Ölümlü âciz bedenimin kıvılcımısın. İsrafil'in sûrusun, İsa'nın çarmıhısın. Kabesin, Süleyman Mabedi'sin. Her kilisede, havrada, camidesin. Hem cumaları hem cumartesileri hem de pazarları seviyorsun. Bizi hem ayinlerde hem seccadede hem de ağlama duvarının önünde dinliyorsun, izliyorsun ama Tanrı'm, neden bir şeyler yapmıyorsun? Ulu Tanrı, yaratmış olduklarının gözyaşlarını neden kudretli ellerinle silmiyorsun? Kimsenin göremediği ama binlercesinin hissettiğine ant içtiği ellerinle neden yaşanmaya değmez hayatlarımıza dokunmuyorsun? Bu hengâmede ölüyor, kayboluyoruz bütün bunlar olurken sana yalvarıyoruz, duymuyor musun? Kimimiz de küfürler savuruyor, biliyorum. Bazen ben de sana kızıyorum ama ne olursa olsun geceleri gök kubbe bütün karanlığı ile başıma yıkılacak diye korktuğumda sana sığınıyorum. Ulaşılamaz Tanrı, kendi kanlarında boğduğun kullarına merhamet et. Çünkü bizi, bir elma uğruna, bu cehenneme sen mahkum ettin.