Seni anarak başlamak istiyorum sözlerime.



Tanrım, bu konuda bana gücenme.


Bir bozkırın ortasında dörtnala anmak şimdi seni sevgilim.

Benim mücadelemdir göğsümdeki yerin ve kavgamın sloganıdır sözlerin.


Uzanıp öperken dudaklarından işte bu benim kurtuluşumdur çarmıhtan ve çokça giyotinden. Yaşamak sana rağmen değil sevgilim,

sana özlemle ve sana dair bir arzuyla yaşamak.


Düşlerim şakaklarımdan süzülür göz kapaklarıma,

parmak uçlarımda sararır tenine matuf ezici yalnızlığıma.

Hâlâ bir ihtimalin varsa sevdiğim alabilirsin ruhum ve bedenim.


Görüyorum sevdiğim.

Yorgun atlar görüyorum,

çorak gönlümden gölgeni çekme, iflah olmuyorum.


Bilmem kaç küsur asırdır hâlâ seni görüyorum.


Elimde varlığını düşlemekten daha anlamlı bir eylem gelmiyor sevgilim.


Sen coğrafi koordinatlara ve çokça iklimsel olaylara ayak uydurmayarak

yöresel alanda gönlümde açan tek çiçeksin.


Seni yaşamımla ve düşlerimle besliyorum.


Seni düşünerek Tanrı'dan af diliyor ve sızlayan kemiklerime şiirler yazıyorum.

Hangi mısralarım değse eteklerine,

Şeddeli hüzünler okunur yalnızlığımdan

Çirkin kalırım göz bebeklerinde


Züleyha'nın,


Yusufluğum


kabul görmez hiçbir kuyudan.

Hangi kutsal kitapta geçtiyse şayet adın,

Ölümden bir çentik daha atıldı şakaklarıma.

İrinle doldu boşlukların.


Siyah beyaz bir hayalde görüyorum seni,

oradan başlıyorum seni sevmeye ve oradan başlıyorum celladımdan af dilenmeye.


Tanrım, bu konuda bana gücenme.