*Tanrım, bana doğumumda attığım çığlığın intikamını alacak güç ver.


Bembeyaz bir sayfa önümde. Kalemim ve kağıdım bana bakıyor şaşkınlıkla, ne diye yoracak bizi bu densiz diye geçirirlerken içlerinden. Hakları ya! Değersizleri yazmak gibi bir adetim var kendimce. Hakları ya! Değmeyecekler için eskitiyorum onları. Kalem mürekkebinden ne diye fedakarlık ettiğini biliyor, defter kimler ve neler için sayfasından vazgeçildiğini biliyor. İrade diyorlar ya hani Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde çok duyduğumuz, “İnsanı cansız varlıklardan ayıran en önemli nitelik.” İrade diyorlar ya hani biz yaşarmışız, seçermişiz kaderimizi onun sayesinde. İradesizliğimle karşıma aldım şimdi kendimi, zamanı, defterimi, kalemimi, bu sayfayı bana açtıran her şeyi. Ne çok öğreneceğim var, kalemimin ve defterimin fısıltılarında gizli.


Öfke peyda oluyor iradem dışında. Anlık bir fotoğraf, gözleri bana denk gelecek şekilde bana bakan birinin gün yüzüne çıkardığı bir duygu seli. Ben ki kendimi tanımlarım, öfkesinden arınan biri, hoşgörülü bir mahlûkat. Yine yanlışlarımda buluyorum kendimi. Tanımlamalarım hep yanlış kelimelerin seçilmesi ve kendi aralarında yanlış kombinasyonlarına bağlı cümleler kurmalarıyla bitiyor.


Sakinleştir kendini! Sus… sus… daha fazla sus ulan! Faydasını göreceksin elbet dayan be çocuğum. Tesellilere bak. Hainlikleri sıralamış bir bir. Yalanlar sürüsü, yalınlardan uzak. Hâlbuki salt gerçek önünde, kırsana kalemi tek celsede kendinin en başta. Onun davasına daha var. 


Tanrım bana para, pul, mal, mülk değil. Zaman ver. 


Zamanın birinde diye kulaktan kulağa aktarılacak bir zafer hikâyesi ihsan eyle. Zamanlar karışsın anlatacak insanlar değişsin, kahramanı ben de sabit kılınması kâfidir bana. Yeter ki o günün biri gelsin, çoğalsın günler ben zafer nidaları altında gömüleyim toprağa. 


Tanrım, bana doğumumda attığım çığlığın intikamını alacak güç ver.


Her gece, kendimin her defasında yenildiği, sustuğu bir münazarada buluyorum. Yorganın altında masa kuruluyor iki ayrı sandalye, bir çifte yakışır vaziyette. Tek kişilik yatağımda hissedilen çiftlik. Her gece o yorganın altında oksijen bitene kadar tartışmalara şahit oluyorum. Nefes daralıyor birkaç dakika daha zorluyorum kendimi. O birkaç dakikada ölü sayılıyor muyum?


Tanrım, bana zaman ver. Daha çok zaman. O birkaç dakikaları bereketlendirecek kadar zaman.