ağır bir telefon kazası
öpüyorum seni, ahizenin kulağına değdiği yerden
ve bütün söylenilenler yalandı
sessizlik anlatmalıydı sana, kaçıyorum
gülüp neyseler fırlatıyorum aramıza
pek neşeli konuşmalarına düz bir duvar örüyorum
düz bir duvar, yüzüm ve soğuktur.
akşam yemeğinde kanayan çatlamış ellerimi bacak arama
ellerimi kendi yanaklarıma, omzuma.
hızlanan nefeslerimi sana bırakıyorum
ben, azılı düşmanların koca ve iğrenç kahkahası
ben, her şeyi "mükemmele yaklaşmaktan" dibe batan.
ben, neyse.
beni önemsediğini düşünüyorum, can yakıcı
önemsenenlerin nasıl canı yanar
insanı insandan fazla düşünerek
aşıkların ıslak öpücüklerine karışarak
tanrısı ölmüş insanları umuda zorlayarak
ben, hadi neyse.