Başlık diyor utanmadan bir de. Ne hissettiğimin veya hissedemediğimin, ne yaşadığımın veya yaşattığımın, hatta yaşatamadığımın adını koyabilseydim bu yazı olmazdı.


(Yazı olmadı zaten, ne yazacağımı bilmiyorum. Yazmak zorunda mıyım, onu ne yazacağımdan daha çok bilmiyorum. Neyse, boş ver, olursa bir şeyler yazarız. Hem daha taze duygular bakarsın ileride bir gün taslaklara girip baktığımda bu girişiminle dalga geçerim.)


(15 Aralık 2021 Çarşamba)



Yazı ekle dediğim zaman edebiyat kısmında kategoriler çıkıyor: hikaye, roman, eleştiri vs. gibi. Baktım, dertleşme yok. Sahi, neden yok? İnsan, hatalarını anlattığı zaman hangi kategoriye eklemeli? Ya da korkaklıklarını mı demeliydim? Neyse, hata mı, korkaklık mı, tecrübesizlik mi, ne olduğunu bugün de bilemedik çok şükür. Uzun bir aradan sonra bir hevesle oturdum bilgisayarın başına. Yine başarısız bir girişim olacak gibi. Epey zaman geçti üstteki yazı yazmayı beceremeyişimin üzerinden. Birçok olay, insan, an geçti. Cümleler de devrik, özensiz. Umurumda değil vallahi. Görsel değil, hissel mutluluğu zaten sende öğrendim. Ama hissedemiyorum şimdi. Neyse ama derdim hala aynı. Neyin hırsı bu? Bu çabayı daha önce göstersem belki şu an burada saçmalamak zorunda kalmazdım. Bugün de olduramadım. Sorun 2021'de sanıyordum ama değilmiş. Pes. İleride bir gün aklıma gelirsen yine deneyeceğim. Gelirsen derken sana demiyorum, yazıya diyorum.


Hadi kapatıyorum dükkanı.


(12 Ocak 2022 Çarşamba)



Geldim.

Sen de gel. Oku artık buradan sonrasını.


Dergi okuyordum bugün. Bavul dergisi mart sayısı. Cümleye bak. İyi bak. Benim yarım saatimi aldı gözlerimi çekmem. Bana sen yaşattığın için demiyorum iyi bak diye. Madem ben sana yaşattım, sen bana neden söylemedin diye diyorum. Aynı şekilde yazıyorum. Ne de olsa hatırası var, yaşattıkları var. Saygı duymak lazım. Sahi, yaşananlara saygı duyulur değil mi? Sinirlenme, olacak bu kadar. Kıvranıyorum uzun zamandır. Bazı duyguları kusmak istiyorum. Hadi sen seç tarafını, ne yana kusayım? Zorlanmazsın, biliyorum çünkü... Üç nokta koydum gördün, tamamlayamadığımdan değil, tamamlamaya elimin varmadığından üç nokta... Sakın artistlik olsun diye koyduğumu düşünme. Zor kırmıştım zaten benimle ilgili o yargılarını. Bir daha uğraştırma beni. Kendimi ifade etmeye çalışmanın bende yarattığı yorgunluğu bilmen lazım. Biliyorsun değil mi?

Bok biliyorsun. Bilsen göğsümde hangi duygudan olduğunu çözemediğim bir kamyon dolusu cümleyle bırakmazdın beni.


Konudan saptık. Gel böyle.


Ya da gelme, kal öyle. Madem korkak olan bendim. Sen neden cesur olmadın? Senin duygunu tahmin etmeye çalışırkenki çaresizliğimi görüp neden yardımcı olmadın. Ya da boş ver, neden gittin? Madem gittin, neden ''çünkü'' demedin? Neden ''neden' 'belirtmeyip beni kendime dövdürttün?


Mağaramdan beni çıkartıp, yalnızlığımla olan alışkanlığımı kesip, bana mutluluğu yaşatıp, bırakıp gitmenin beni sudan çıkmış balığa döndüreceğini biliyordun. Bile bile neden geldin? Geldin madem, neden gittin? Benim sana direnişime neden saygı duymadın? Sayfa çevirmedeki başarısızlığımı bile bile beni neden yeni sayfa açmak zorunda bıraktın? Bak açamadım. Aynı şeyleri düşünüp, aynı anıları hatırlayıp, aynı soruları sorup duruyorum. Bende hala gün senin beni bıraktığın gün. Ay aynı ay, saat aynı saat.


Tamam, bitiriyorum. Sen başka başlangıçlar yaptın, ben daha yeni bitiriyorum. Sonuca varmayacak, biliyorum. Sonuca varmak gibi bir derdim kalmadı. Aklımda tek bir soru kaldı. Beni tekrar yazı yazmak için hararetlendiren yazı gerçekten de senin duygularını içeriyor muydu? Eğer ileride bir gün seni görürsem ve bunu soracak cesaretim olursa yazıyla beraber cevabını da bu yazının sonuna ekleyip yazıyı yayınlayacağım. Kadere emanet ettiğin kişiye evet veya hayır diyecek kadar vefa hissedersin herhalde.


Yoruldum, sinirlendim, geçmişe döndüm. Şimdi gidiyorum. Yazının kaderini sen belirleyeceksin.


Benim ve kendinin olduğu gibi.


(16 Mart Çarşamba)


Onu görmedim ama yazacak cesaretim oldu.


Merhaba . Sana tekrar kendimi göstermek niyetinde değilim, zaten bu zamana kadar böyle bir girişimin olmadı. Hem artık bazı dönülmez duygulara ve kararlara girildi, biliyorum. Aylardır aklımda kalan tek bir soru var? Sana, bana senin bunu yaşatacağın kadar ne yaşattım? Bu cümledeki gibi mi hissettin? Sadece evet veya hayır de lütfen. Fazlası beni aylarca geriye atar. Ben o yolları zor aştım zaten.


Birinin hayatının

Neresinde olduğumu

Çözemediğim zaman,

hiçbir yerinde olmamayı

tercih ederim.

Çünkü belirsizlik,

Değersizliktir.


Huzeyfe Mucahid


Merhaba. Geçmişi kurcalamanın faydası yok. Ama illaki bir cevap istiyorsan hayır.


Cevap geldi. Yazıyı yayımlayacağım. Kendimi dövmeyi bırakıp hayal kırıklıklarımla beraber mağaramda yaşamaya devam edeceğim. Ne zamana kadar?

Yaşamak mı ne zamana kadar, kendimi dövmeyi bırakma mı ne zamana kadar?

Yine bir çarşamba. Kapatıyorum dükkanı. Hoşça kal.


(16 Kasım 2022 Çarşamba)