Tarihe bir not: 14 Ağustos 2022’de ilk defa uçağa bindim. Evet, 23 yıllık hayatımda ilk defa biniyordum uçağa. İstanbul Havalimanı’ndan bindim hem de. O, belki üzerine neredeyse bir şehir inşa edilebilecek kadar geniş bir araziye kurulu olan havalimanından. İlk tecrübe için korkutucu oldu biraz. Tabii ilk defa binmenin verdiği bir bilgisizlik var ama o bilgisizliği soru sorarak gidermek önemli ölçüde özgüven gerektiriyor. Bakın, bilirsiniz otobüsle yolculuk ederken bu kadar gerilmez bu kadar çekinmezsiniz. Terminallerde, mola yerlerinde daha kolay soru sorarsınız. Çünkü daha samimi bir ortam vardır. Otobüs kaptanları, muavinler daha sizden biridir. Rahatlıkla aklınıza takılanları sorarsınız, yeri gelir azar işitirsiniz, yeri gelir kavga edersiniz. Pilotlar öyle değil mesela. Hostesler öyle değil. Onlarda ayrı bir karizma var. Otobüs ve otogarlardaki eşofmanla, boyun yastığıyla uykulu uykulu saatlerce yolculuk yaptığınız insanların aksine onların üstleri başları çok temiz ve çok düzgündür. Çok düzgün konuşurlar. Buna istinaden, havalimanları ve uçaklardaki insanlar da büyük çoğunlukla ya düğüne gider gibi giyinirler ya da çok önemli bir şirket toplantısına katılacakmış gibi. Erkekler pantolon gömlektir yani. Kızlar makyajlıdır. Saçlar yapılıdır hani. Siz de düzgün giyinmek zorunda hissedersiniz. Gergin bir ortamdır biraz. Özellikle de ilk kez kullananlar için. Ayrıca gariptir de. Bir yanınızdan şu an adı aklıma gelmeyen uzun yekpare kıyafetleriyle bir Arap aile geçerken öbür yanınızdan çekik gözleri kayış gibi tenleriyle Koreliler geçebilir. Bir tarafta Alman bir aile sinirliymiş gibi kendi aralarında bir şeyler konuşurken belki de sahiden tartışırken bir taraftan uzun ve epey bir sıska zenciyi, (yok yok siyahiyi diyelim) -büyük ihtimal Ganalı olabilir, gerçi nereden bu kanıya vardım bilmiyorum- ailesine el kol yaparken görebilirsiniz. Hintliler kafalarını sallaya sallaya sırıtarak konuşurken Türkmenler çantalarından vodka çıkartır. Yani ilginç bir ortamdır. Birçok milletten insan var. Sonra bir şişe suya 18 TL verdim. Aklımın bir köşesinde de hep o var. Çok susadım ne yapayım yahu, aldık işte. Havalimanlarından herhangi bir şey alan insanları kınamayın canım hemen. Hem arada sırada lüks restoranlara gidip paraları saçmıyor muyuz? Aynı yemeği bir esnaf lokantasında çok daha ucuza yiyebilecekken. Yemek aynı yemek. Hatta iddia ederim bazı esnaf lokantaları daha başarılıdır. Ama yine de o lüks restoranlara gideriz. Çünkü orada olmak isteriz. Derdimiz sadece yemek değildir. Biz verdiğimiz parayla sadece yemek veya hizmet değil lüks bir restoranda olmayı da satın alırız. Havalimanında alışveriş yapmanın da bir prestiji vardır aslında. Ama yok ben gerçekten susadım o yüzden aldım. Sonra kurabiyeler, poğaçalar da güzel koktu suyu alırken de... Durdurdum kendimi. Fiyatını sormadım bile. Zaten kredi kartından harcıyoruz. Hatırlatma: Kredi kartından yapılan ödemeler de sizden gidiyor. Bedava almıyorsunuz.